Herkesin bildiği gibi Genel Sekreter tarafından atanan Palmer Komisyonunun görevi ve nihai amacı “Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkileri ve bunun yanı sıra Orta Doğu’daki genel durumu olumlu anlamda etkilemek” olup BM İnsan Hakları Konseyinin Mavi Marmara Raporundan çok farklı ve tamamıyla siyasidir. Amaç iki ülke arasında uzlaşma sağlayabilecek bir rapor ortaya çıkarmaktır.
Komisyon Yeni Zelanda'nın eski başbakanı Geoffrey PALMER'ın başkanlığında, başkan yardımcılığını Kolombiya'nın eski Devlet Başkanı Alvaro URIBE'nin yaptığı, İsrail'den Joseph CIECHANOVE ve Türkiye'den emekli büyükelçi Özdem SANBERK'in yer aldığı dört (4) üyeden oluşmuştur. Komisyonun sonuçlanması yani raporunu yayınlaması için komisyona üye olan dört (4) uzmanında raporu konsensüs yani oybirliği olarak oylaması gerekir. Oybirliği olmasa rapor hiç bir zaman resmi hale gelmez ve geçersizdir. Bu anlamda Palmer Raporu komisyon tarafından hazırlanmış olmasına rağmen Türkiye tarafından kabul edilmediği için hiç bir Hukuki geçerliliği yoktur, yani YOKLUK hükmündedir.
Ayrıca, kamuoyuna tekrar hatırlatmak isteriz ki, BM Palmer Komisyonu kurulduğu an mağdurların Avukatları olarak ilkin komisyon üyesi olan ”Alvaro URIBE” hakkında ki çekincelerimizi BM Genel Sekreteri Ban- Ki MOON’a ve kamuoyuna yazılı olarak bildirmiştik. Zira, URIBE kamuoyunda da açık seçik olarak bilinen bir Israil dostudur. Bu anlamda tarafsızlığı ve ne derecede bağımsız olduğu tartışmalıdır.
Bilindiği kadarıyla kendisi Amerika Birleşik Devletlerinde alanında en güçlü Israil lobi kuruluşlarından biri olan Amerikan Musevi Topluluğu (American Jewish Commitee) tarafınca 4 Mayıs 2007 tarihinde Light Unto the Nations ödülünü almıştır. Ödül verilirken mezkur lobi kuruluşunun başkanı kendisini Israil’in ve Musevi toplumunun iyi bir dostu olarak takdim etmiştir. Ayrıca URIBE aleyhine Kolombiya Devlet başkanlığı görevini ifa ederken işlediği kitlesel suçlardan dolayı Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından soruşturma açılmıştır ve mezkur soruşturma halen devam etmektedir.
31 Mayıs saldırılarını yapanların işlediği hukuka aykırılıklar o kadar haksız ve ortada ki, mezkur Rapor, her ne kadar hukuken yok olsa ve komisyon üyelerinin bazılarının tarafsızlığı şaibeli olsa dahi, bu haliyle bile İsrailli askerlerin aşırı derecede ve orantısız güç kullandığını ve sorumlu olduğunu kabul etmiştir.
Değerli Kamuoyu,
31 Mayıs tarihli saldırıları gerçekleştiren askerlerin bazılarının kimlik bilgileri şu an itibariyle elimizde bulunmaktadır ve kendileri aleyhine, Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi dahil olmak üzere, her türlü ulusal ve uluslararası hukuki ve cezai takibatı müvekkillerimiz adına yapmaktayız ve yapacağız. İlaveten, siz değerli kamuoyuna Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesinde Ekim 2010 ‘ da İsrailli yetkililerin Savaş ve İnsanlığa Karşı suçlar işledikleri gerekçesiyle müvekkillerimiz adına başvuruda bulunduğumuzu tekrar hatırlatmak isteriz.
Son olarak, BM Palmer Raporunun 1 Eylül Dünya Barış gününde kamuoyuna sızdırılmasını bizler, önce bir İnsan sonra da Mağdur Avukatları olarak derin bir üzüntü içinde karşılamaktayız.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur,
Av. Dr. Ramazan ARITÜRK