Antalya, Pazartesi’den bu yana bize ev sahipliği yapıyor. Kepez spor salonu, koyu muhabbetlere, cemaat namazlarına, coşkulu marşlara şahit oluyor. Bir köşede basın harıl harıl çalışırken, ortada çocuklar koşturuyor, teyzeler amcalar ellerinde türlü ikramlarla salondaki misafirlere ev sahipliği yapıyor. Hatta bugün bir beyefendi elinde iki kutuyla yanımıza geldi. Birinde gül lokumu diğerinde ise gül yaprakları vardı. İkisi de ikramdı. Lokumu yedik ancak gül yaprağı ikramı ile ne yapacağımızı bilemedik. Belki de birçoğumuz bu ikramla ilk defa karşılaşmıştı. Ben yaprakları koklarken yanımdaki arkadaşım ağzına atıvermişti bile…
Bugün Kepez’deki son günümüz. Salona veda etmeden önce anlamlı bir görevimiz var. Salonun ortası yine bir anda cemaatle doluveriyor. Kadın erkek yüzlerce kişi safları sıklaştırıyor. Yaklaşık 10 gün önce uçak kazasında şehit olan Bahattin Yıldız ve Faruk Aktaş ağabeylerimiz için namaza duruyoruz. Namazın ardından imam kendileri için ve tüm şehitlerimiz için dua ediyor.
Duanın ardından salondaki kalabalık hararetle toparlanıyor. İrili ufaklı yaklaşık 10 otobüs yolcular için bekliyor. Evet artık demir alma zamanı. Valizler yerleştiriliyor. Yolcular yerlerini arıyor. Otobüsün yerinden hareket etmesi, yola çıkması yarım saati buluyor. Çünkü Antalyalı kardeşlerimiz, Burdur, Isparta gibi çevre illerdeki kardeşlerimiz yolları araçları ile doldurmuş. Filistin bayrakları ile donatılan araçlar güzergahın önemli bir kısmında bize eşlik ediyor. Bugün Antalya Filistin olmuş. Filistin, Antalya’ya misafir olmuş. Yoldaki çocuklar, balkondaki insanlar el sallıyarak uğurluyorlar bizi…
Hafize Zehra Öztürk