Mavi Marmara'ya saldırı davasında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Ashknazi'nin de bulunduğu 4 sanığın yargılandığı davanın 3. gün duruşması da yapıldı.
Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara Gemisi'ne Akdeniz'in uluslararası sularında düzenlenen saldırıya ilişkin dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi'nin yargılandığı davanın 3. gün duruşmaları yapıldı.
[video-289]
Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nce büyük salonda görülen duruşmaya, sanıklar katılmadı. Bazı mağdur ve müştekiler ile tarafların avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada, sanıkları İstanbul Barosu tarafından atanan avukat temsil etti.
[video-288]
Duruşmaya geçildiğinde mağdurlar ve mağdur aileleri, şehit yakınları saldırı sırasında ve saldırıdan sonra yaşadıklarını anlattı.
Murat Atmaca: Yaralı insanlardaki mermileri canlı canlı çıkartmaya çalıştılar. Bize çok uzun bir zaman su dahi vermediler. Gardiyan sürekli tam uyuyacağımız zaman kapıya vurup ses çıkartıyordu ve bunu defaatle tekrarladı. İki gün üç gece cezaevinde kötü koşullarda kaldık.
[video-269]
Abdülhat Abdurrahman: Fotoğraflarımızı çektiler, parmak izimizi aldılar, zorla kağıt imzalanmak istediler.
Şahin Özdemir: Önce ses ve sis bombaları atıp gemiye direk yaylım ateşi açılarak müdahale ettiler. İsrail kuşatması tamamen bittikten sonra altı yaralı infaz edilmiştir. Bütün arkadaşları Türkiye'den gelen Yahudi vatandaşlar sorguladı.
[video-286]
Doğan Özlük: Tokat'taki çocuklardan Gazze'deki kardeşlerine yazılan 300 mektubu götürmek üzere yola çıkmıştık. Plastik mermi çok masum gibi duruyor ama şehit Cengiz Söngür tek plastik mermi ile şehit edildi.
Sami Emin: Her tarafta askerler vardı. Bizi kelepçeli halde Aşdod Limanı'nda toplanan halkın içinden geçirdiler.
[video-269]
Fahri Yaldız'ın annesi Zeliha Yaldız: Oğlum 8 yaşında yetim kaldı. Çocuklarımı yalnız büyüttüm. Fahri yetimlere yardım için gitmişti. Ben davamdan vazgeçmeyeceğim. Onlar benim yüreğimi nasıl yaktıysa onların da yüreği yansın.
Şehid Fahri Yaldız'ın eşi Yeter Yaldız: Dört çocuğumla kaldım, yaramız içerimizde devamlı kanıyor.
Şehid Fahri Yaldız'ın eşi Yeter Yaldız ''Dört çocukla mağdur kaldım. Psikolojimiz bozuldu. Hala atlatamadık, yaramız kanamaya devam ediyor. Eşim sadece merhametinden dolayı hayatını kaybetti. Sadece Filistin'deki çocukların gözlerindeki sevinci görebilmek için gitmişti. Eşim bana, 'bunları yaşayanlar bir İsrail çocuğu da olabilir' diyordu'' şeklinde konuştu.
''Özel günlerin gelmesini hiç istemiyoruz. Böyle günlerde baba daha çok aranıyor'' diyen Yeter Yaldız şunları söyledi: ''Kendisi yetim büyüdüğü için Filistinli çocuklara yardım etmek maksadıyla oraya gitmek istedi. Biz de kendisini kıramadık. Çocuklarım ‘baba' dediği zaman kalbim buruluyor. Sanıklardan şikâyetçiyim ve davaya katılmak istiyorum.''
Derya Kılıçlar: Hayatımın büyük bir bölümünü kaybettim
Saldırıda hayatını kaybeden şehid Cevdet Kılıçlar'ın eşi Derya Kılıçlar da eşinin İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı'nda (İHH) gazeteci olarak çalıştığını belirterek şunları söyledi: ''Çok duyarlı bir insandı. Sırf Filistin'dekiler aç olduğu için 20 gün boyunca evimizde çorba içmiştik. Bana, 'Filistin dilimizde, hiçbir şey yapamıyoruz' demişti. Gemiye katılmak istedi, ben de istiyordum ama iki çocuğuma İstanbul'da bakacak yakınımız yoktu. Gitmesine engel olmadım, vicdan azabının onu nasıl rahatsız ettiğini biliyordum. Bana, 'sürekli uluslararası sularda kalacaklarını, onların sınırına geçmeyeceklerini söylemişti'"
Eşinin gemide bulunan gazetecilerden ve basın odasından sorumlu olduğunu belirten Derya Kılıçlar, ''Eşim gemiye binmeden çalışmalarını yaptı. Canlı yayın için hazırlıklarını tamamladı. Eşimin çantasını ben hazırladım, içine kendisine lazım olacak malzemeleri koydum. Kesinlikle yırtıcı kesici bir şey koymadım'' dedi.
Derya Kılıçlar, ''Eşimle 25 senedir beraberiz. Lisede tanışmıştık... Onu kaybetmekle hayatımın büyük bir bölümünü kaybettim'' dediği sırada sözlerinin devamını getiremedi ve duygulandı. Bu davanın ezberleri bozacağına inandığını söyleyen Kılıçlar, ''Davacıyım çünkü o beyinsizler, eşimin beynini parçaladılar'' dedi.
[video-269]
Avukatlar da ağladı
Saldırıda hayatını kaybeden Necdet Yıldırım'ın eşi Refika Yıldırım da iki buçuk yıllık evli olduğunu ve hayatının alt üst olduğunu söyledi.
''O benim sığınağımdı. Cenazesi geldiğinde yüzüne bakmak istedim, tabutta uyuyordu, yüzünde çok güzel bir gülümseme vardı'' diyen Refika Yıldırım, o sırada dikkatini çeken bir şeyin olduğunu belirterek, ''Eşimin boynuna kadar naylonla kaplanmış, üzerine kefen örtülmüştü. Sonra eşimin kanının durmadığını ve kanın durması için boynuna kadar naylonla kaplandığını gördüm. Eşimin Akdeniz'i kırmızıya boyayan kanının, hesabının sorulmasını istiyorum. Sanıkların idam edilmesini talep ediyorum.'' diye konuştu.
Yıldırım'ın bu sözlerinin ardından duruşma salonunda duygulu anlar yaşandı. Çok sayıda mağdur ile bazı avukatlar fenalaşarak duruşma salonundan çıktı.
Konuşmasına devam eden Yıldırım, eşinin cenazesinin, kızının doğum gününe rastladığını söyledi. Melek adındaki kızının babasının ölümünden çok fazla etkilendiğini söyleyen Yıldırım, ''Kızım 'hayallerimde babam yok, hayal kurmak istemiyorum' diyor. Eşimin mezarına gidip çiçek ve çakıl taşı alarak onları saklıyoruz. Ben Melek'in gözyaşlarının hesabını sorulmasını istiyorum. Sanıkların yargılanmasını ve idam edilmesini talep ediyorum'' dedi.
Av. Cüneyt Toraman'dan tarihi hatırlatma
Mavi Marmara davası avukatlarından Av. Cüneyt Toraman, duruşmada; "Mağdurların fotoğraf makineleri ve kameraları alınmıştır ancak bu görüntüleri çekenler mağdur-tanık olarak karşımızdadır. Yargılananların üst düzey komutan olması kamuoyunda siyasi suçlar yargılanıyor gibi algılamaya neden olmaktadır. Halbuki işlenen suçlar adi suçlar olup yapılan muhakeme cezai bir yargılamadır. Bu dava yabancıların yargılandığı ilk dava değildir. Lotus-Bozkurt davası ile Fransız kaptan hakkında ceza verilmiştir. CMUK uyarınca sanıklar istemese dahi kendilerine müdafii tayin edilmiştir" dedi.
Ayrıca Av. Necati Ceylan, İsrailli sanıklar için tutuklama talep etti.
Mahkeme ara kararını oluşturmak için ara verdi. Daha sonra Mavi Marmara davasının duruşmalarının 21 Şubat 2013'e ertelendiği açıklandı.
[video-7]