Siyonistlerin işgalinden bugüne kadar Filistin topraklarına 5 milyon Yahudi yerleştirildi, buna karşın 7 milyon Filistinli vatanından edildi.
Filistin’de, İngiltere ve ABD sponsorluğunda başlayan siyonist işgal 100 yıldır devam ediyor. Yalnızca yeni katliamlar ve hak ihlalleri yaşandığında gündeme gelen Filistin halkı hâlâ dünyanın en büyük mülteci grubunu oluşturuyor. Lübnan, Ürdün, Suriye gibi birçok ülkede mülteci kamplarında kalan Filistinliler, kendilerine yapılan yardımlar sayesinde hayatta kalabiliyor.
Gazze şeridi, Ürdün ve Lübnan başta olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki Filistinlileri destekleyen İHH ise, yılda birkaç defa gönüllüleriyle kampları ziyaret ediyor. Bu ziyaretler esnasında gerekli yardımlar yapılırken gönüllüler, şahitliklerini yazdıklarıyla dile getiriyor.
Gazze yazıp 3072'ye göndererek Gazze şeridindeki mültecilere 5 TL'lik yardımda bulunabilirsiniz.
Ahmet Mercan - Ürdün/2007
Ürdün'deki kurban çalışmalarımıza Beka Mülteci Kampı’ndan başladık. Kamptaki insanlar ve yaşam koşulları bizi derinden sarstı. Fakat Gazze Mülteci Kampı’na gittiğimizde bir kez daha sarsıldık. Zira buradaki durum çok daha kötüydü. 1948’den beri vatandaş kabul edilmeyen ve her türlü haktan mahrum kalan insanların bakışları karşısında büyük üzüntü ve mahcubiyet duyduk. Bir balonun önemini, çocukların yüzlerinden ve paylaşmadaki dirençlerinden anlamak zor olmuyordu. Kamptaki acı öylesine yerleşik ki... Tüm bu zorluklar içinde kurban çalışmalarımızı tamamladık. Dönüş yolunda ailelerimizle bir daha gelme kararı verdik. Onları da buraya getirmeli ve bu insanlara hep birlikte yardım etmeliydik.
Cevdet Kılıçlar (Mavi Marmara şehidi) - Lübnan/ 2008
Lübnan'daki Ramazan çalışmalarımız kapsamında Filistinli mültecilerin barındığı Burj El Barajneh Kampı’nı ziyaret ediyoruz. Burada durum gerçekten çok kötü. Kampta bulunan tüm evler birbirine yaslanmış şekilde inşa edilmiş. Onlar da tıpkı bu kampta yaşayan mülteciler gibi ancak birbirlerine dayanarak ayakta kalabiliyor. Kampta altyapı yok denecek kadar az. Sokakların köşe başlarına kadar getirilen su şebekesi plastik borular yardımıyla tıpkı elektrik kabloları gibi yukarıdan, evlerin duvarlarından dağıtılıyor. Aynı zamanda tüm elektrik, telefon ve diğer iletişim ve altyapı hatları da yukarıdan gidiyor. Birbirine dayanmış evler ve dar sokaklar nedeniyle bir avuç kalmış gökyüzü, bu kablo ve boru trafiği yüzünden iyice kapanıyor.
Ersin Çelik - Lübnan - 2016
İsrail’in 1948’deki saldırıları ile kapılarını açan Lübnan’da, 400 binden fazla Filistinli yaşıyor. Lübnan’ın mülteci sorununun çözülmesini istemeyen bir odağın olduğu herkesçe bilinen bir gerçeklik halini almış. Demografik yapıyı, yani; Şii, Sünni ve Hristiyan dengesini değiştireceği ve özellikle de Hristiyan nüfusu arka plana atacağı düşüncesi ile mülteciler topluma entegre edilmiyor. Sorun sadece entegrasyon değil elbette. Tüm dünyanın bildiği mülteci kamplarından olan Burj El Barajneh’de gördüklerim ve orada yaşayanlardan dinlediklerim, en temel insan hak çizgilerinin burada nasıl aşıldığını tescilliyor.
Beyrut’un merkezine 4 kilometre uzaklıkta olan Burj El Barajneh kampı, 1,3 kilometre karelik bir alana sıkıştırılmış. Lüks yaşamın sürdüğü Beyrut’un ünlü eğlence merkezlerinden, plajlarından sadece 7-8 dakika uzaklıktaki bu kampta, 10 bin kişi korkunç koşullarda yaşıyor. Kimliksiz olan ve resmiyette “yok” sayılan bu 10 bin insan, hiçbir sağlık hizmetinden yararlanamıyor. Çocuklar okula gidip diploma alamıyor, gençler evlenemiyor. Çok büyük bir oranı hiç güneş görmeyen, barakadan ibaret evlerde yaşam mücadelesi verilen kampın sokaklarının en geniş olanı 1,5 metreyi geçmiyor. Elektrik ve su, günde 4-5 saat süreyle veriliyor. Yani tam bir sefalet şehri…