Gecenin geç saatleri olmasına rağmen Tabanovce tren istasyonu kalabalık ve hareketli. Sıra sıra dizilmiş araçların bagajlarından taşan kıyafetler ve koliler dolusu hazırlanmış sandviçlerle ortam, pazar yerini andırıyor. Ama burası bir pazar değil. Tüm hazırlık biraz sonra gelmesi beklenen mülteciler için. Trenler gelecek, telaşla koşuşturan insanların kimi karnını doyuracak kimi kıyafetlerden kendisine uygun olanı bulmak için sergiler arasında dolaşacak. Üşümüş bebeği için kaban arayan anneler, ıslanmamak için yağmurluk bekleyen gençler, hastası için ilaç arayan babalar, ayağına uygun ayakkabıyı bulmak için dolaşan çocuklar...
Makedonya-Sırbistan sınırındaki Tabanovce tren istasyonu şu günlerde mültecilerin sıklıkla kullandığı geçiş noktalarından biri. Yunanistan'dan Makedonya'ya geçmeyi başaran mülteciler Gevgelija'dan trenlerle 250 km yol katederek ülkenin diğer ucuna, Sırbistan sınırına geliyor. Bu noktadan itibaren Sırbistan artık sadece bir kilometre ötede. Yorgun ve hasta olanlar buradaki barakalarda uyuyup dinlenmeyi tercih ederken büyük çoğunluk ihtiyacı olan malzemeyi temin ettikten sonra yola devam ediyor. Sınırı yürüyerek geçip Sırbistan'a giriş yaptıklarında trenle birlikte gelen kalabalıktan eser kalmıyor. Onları geçici konaklama noktasında Sırbistan askeri karşılayacak. Otobüslerle karakollara gönderilip kayıt işlemleri tamamlanacak ve belki de bu, günler boyu sürecek. Sonra yine otobüslere binip yolculuklarına devam edecekler. Yunanistan'dan Almanya'ya kadar kimi zaman tren kimi zaman otobüse biniyor bazen de taksileri kullanıyorlar. Yol ilerledikçe sıkıntılar da artıyor. Parası bitenler ailelerinden para gelene kadar bir noktada beklemek zorunda kalıyor. Bazılarının yolculuğu yedi-sekiz günde tamamlanırken bazılarının yolculuğu aylarca sürüyor. Makedonya'da normalde 5 avro olan tren ücreti mülteciler için 25 avro olmuş durumda. Otobüs ve taksiler de fahiş fiyatlarla çalışıyor. Her gün üç-dört tren ve onlarca otobüs bu noktaya sürekli mülteci taşıyor.
Yeni geçiş noktalarının keşfedilmesi, mültecilerin yasalarla düzenlenen seyahat hakları, yolculuğu tamamlayanların teşvik ve çağrıları, yolculuk maliyetlerinin düşmesi ile Avrupa'ya yoğun bir mülteci akını başladı. Mültecilerin büyük çoğunluğu Suriyeli olsa da yollarda Bangladeşli, Afganistanlı veya Afrikalıları da görmek mümkün.
Mültecilerin büyük çoğunluğu genç Suriyelilerden oluşuyor. Kuzey Avrupa ülkelerine gitmek için çıktıkları bu yolculukta kendilerini neyin beklediğini bilmiyorlar. Yolculuk en çok anneleri ve çocukları zorluyor. Çocukların birçoğu yolda hastalanıyor. Havanın giderek soğuduğu bu günlerde insanların çoğu mevsim geçişine hazırlıklı değil. Makedonya'nın Tabanovce beldesinde geceleri hava 4-5 dereceye kadar düşüyor ve yağmur sınır hattını bir bataklığa çeviriyor. Trenden inenleri karşılamak, onlara kıyafet ve gıda hazırlamak ise gönüllülere ve yardım kuruluşlarına düşüyor. Müslüman Arnavutlar Suriyeli mülteciler için seferber olmuş durumda. Gençler kendi aralarında örgütlenip köylerden kıyafet topluyor. Aileler birleşip akşama kadar sandviç hazırlıyor. Okulundan ve işinden çıkanlar hazırladıkları malzemelerle istasyona geliyor. Makedonya'nın farklı şehirlerinden toplanıp gelen Müslümanlar mültecilere ellerinden gelen yardımı yapmaya çalışıyor. Biz de İHH ekibi olarak Makedonya'dayız. Tren istasyonunda mültecileri karşılıyor, ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyoruz. Annelerin hem çantalarını hem bebeklerini taşımakta zorlandıklarını fark ettiğimizde onlar için kanguru temin ediyoruz. Yol boyunca kuru gıda ile beslendiklerini öğrendiğimizde onlara sıcak yemek hazırlıyoruz. Ancak ihtiyaçlar bitmiyor. Zira her gün Makedonya sınırından ortalama 4.000 mülteci geçiş yapıyor.
Avrupa'ya gitmek isteyen mülteciler onlarca farklı yol kullanıyor. Türkiye'den yola çıkan mültecilerin tercihi İzmir üzerinden botlarla Yunan adalarına geçmek. Yunanistan üzerinden Makedonya'ya, oradan Sırbistan'a ve eğer izin verilirse Macaristan'a geçiyorlar. Macaristan, Makedonya ve Sırbistan hükümetleri bugünlerde sınır hattına dikenli tel çekmekle meşgul. Bazen geçiş tamamen kapatılıyor ve bu, uzun zamandır yolculuk yapan mülteciler için krize neden oluyor. Hükümetlerin tavırları günden güne farklılık gösteriyor. 120 bin mülteci kabul edeceklerini ilan eden Kuzey Avrupa ülkeleri kendi aralarında kota tartışmaları yaşarken bazı ülkeler ise mülteci kabulüne karşı çıkıyor. Mültecileri göçmen olarak isimlendirip yasalarla belirlenmiş haklardan mahrum bırakma veya geri çevirme artık daha sık yaşanıyor.
(Solda) Kumanova şehri yakınlarındaki Tabanovce tren istasyonunda gece nöbetlerinden birindeydik. Üzerimdeki kalın kıyafetlere rağmen üşümüş, mültecilere dağıtılan ince battaniyelerden birini geçici olarak sırtıma atmıştım. Yüzlerce insan etrafta koşturuyor, kafilelerin biri gelip biri gidiyordu. Kalabalığın arasında gezinirken 7-8 yaşlarında bir çocuğu yerde oturmuş resim çizerken gördüm. Üşümemek için üzerine kat kat kıyafet giymiş, gürültünün ortasında sessizce işini yapıyordu. Yakından baktığımda karmaşık bir resim gördüm. Sadece mavi gökyüzü seçiliyordu.
(Sağda) Savaş görmüş, göç etmiş, benzer durumlarla karşılaşmış Müslüman Arnavut halkı, Suriyelilerin yaşadığı sıkıntıları gayet iyi biliyor. Bu sebepten Makedonya'da mültecileri yalnız bırakmıyorlar. Gencinden yaşlısına Üsküp'ten, Kumanova'dan, Tetova'dan onlarca gönüllü geçiş noktalarında mültecilerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için nöbet tutuyor. Bu Arnavut çocuklar her gece geç saatlere kadar Suriyeli çocuklara çerez dağıtmayı kendilerine görev bilmiş. Her mülteci kafilesi geldiğinde heyecanla koşuyor, çerez almayan Suriyeli çocuk kalmayıncaya kadar yerlerine oturmuyorlar. Gençler ise çocukları annelerin kucağından alıp getirdikleri kıyafetlerle iyice giydirip annelerine teslim ediyor.