"Beş saatlik yolculuğun ardından Titao şehrine ulaştık. Dualarım kabul olmuştu. Kapıyı açar açmaz önümüzde Malcolm X Lisesi, sağımızda ve solumuzda sıralanmış öğrenciler ve gerçekleşen hayalim ile karşı karşıyaydım."
Burkina Faso’yu ilk defa, İHH ile tanıştığım yıllarda duymuştum. O zamanlar bir yıl boyunca orada açılacak olan Malcolm X Lisesi’ne destek olmak için çalışmıştık. Gidip görebileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Sadece hayaldi benim için. Geçtiğimiz Ramazan ayında hayallerim gerçek oldu.
Burkina Faso’ya ulaştığımda yalnız olmadığımı biliyordum. Türkiye’den selam gönderenler ve buradaki lise projemiz için emek harcayan herkesin kalbi benimle birlikteydi.
Kumanya ikramı yapacağımız yere ulaştığımızda etrafımızı saran meraklı gözlerin bizden tek isteği vardı: ellerini tutmamız. Selamlaştıktan sonra emanetleri verdik. İhtiyaç sahipleri, Ramazan’da güzel bir sofra kurabilecekleri paketlerini alıp evlerine doğru yola koyuldu. Sonra küçük bir eve misafir olduk. Girmeden önce, “burası villa” dediler. Villadan kasıt iki küçük odaymış meğer. Giderken çocuklar arabanın arkasından koşmaya başladı. O an dünyalar bizim oldu. Gönüllere dokunmak niyetiyle çıktığımız yolculukta ilk günü tamamladık.
İkinci gün benim için bambaşkaydı. Çünkü sayesinde Burkina Faso’yu öğrendiğim Malcolm X Lisesi’ne ve Şifa Yetimhanesi’ne gidecektik. Beş saatlik yolculuğun ardından Titao şehrine ulaştık. Dualarım kabul olmuştu. Kapıyı açar açmaz önümüzde Malcolm X Lisesi, sağımızda ve solumuzda sıralanmış öğrenciler ve gerçekleşen hayalim ile karşı karşıyaydım. Birçok heyecanı aynı anda yaşadım. Öğrencilerle sanki yıllardır tanışıyormuşçasına sarıldık birbirimize. Önceki yıllarda ziyarete gelen ablaları soranlar, sessizce kenara çağırıp küçük hediyeler sunanlar, görüşmeye devam etmek için numarasını verenlerle dolu dolu bir gün geçirdik. Gitme zamanı geldiğinde ortama hüzün hakim oldu. Vedalaşmamız uzun sürdü. Tekrar tekrar sarıldık birbirimize.
Son günümüzde ise yetim ailelerini ziyaret ederek kumanyalarını ulaştırdık. Ancak bu işin gıda dolu bir paket vermekten çok daha büyük bir anlamı olduğunu anladık. Amacımız, kardeşliğimizi pekiştirmek ve onları unutmadığımızı hissettirmek.
Türkiye’ye dönerken, yaşadıklarımı düşünüyorum. Bu seyahatten payımıza düşen minik ellerin bize dokunma çabası, umutlu gözler ve gülen yüzler oldu. Dünyanın bir ucundaki kardeşlerimiz için çıktığımız bu yolculuk, biraz da kendi iç dünyamıza döndürdü bizi. Daha büyük yüklerle döndük. Daha çok gayret etmemiz gerekiyor. Ümmetin çocuklarının, yeryüzünün kutlu emanetleri olan yetimlerin bize ihtiyacı var.
Ayşe Koşu / Burkina Faso, 2019