İHH, dünyanın beş kıtasında ramazanın kardeşlik ruhu ile uzun bir yolculuğa çıktı. Amacımız 1 milyonu aşkın kardeşimizle bir nebze olsun kardeşlik terennüm edebilmek, dostlarımızı sevgiyle kucaklayabilmekti. İşte o kutlu kucaklaşmalardan biri de Afrika’nın en küçük ülkelerinden Gambiya’da bize nasip oldu.
Gambiya 2 milyona varan nüfusu ve Afrika’nın batı uçlarından içlerine doğru Gambiya Nehri’ni takip eden sınırlarıyla Senegal’in küçük kardeşi gibidir. Aslında Senegal’den onları ayıran İngiliz sömürgecilerden başkası değil. Bu iki kardeş 1982 yılında Senegambiya ismiyle bir araya gelmeyi denedilerse de 1989 yılında bu deneme başarısızlıkla neticelendi. İngilizler Fransa sömürge bölgesi Senegal’den ayırdıkları Gambiya’yı 1965’e kadar sömürmeye devam etti. Bizim ülke ziyaretimiz aynı zamanda ülkenin 50. bağımsızlık yılına denk geldi.
Ülke genel itibarıyla tarım ve hayvancılık, aynı zamanda uzun ve geniş Gambiya Nehri’nin sunduğu balıkçılık imkânlarıyla ekonomisini ayakta tutmaya çalışsa da fakirlik her yerde hissediliyor. Modern balıkçılık yöntemleri kullanılsa belki de daha hızlı kalkınabilecek bir ülke Gambiya. Fakat böyle bir irade görünmüyor. Aynı zamanda uzun Atlas Okyanusu sahilleri de turizmi gelir kaynakları arasına sokuyor. Fakat bunlara rağmen evlerin ancak %35’inde elektrik ve %25’inde su bulunan Gambiya’nın önünde daha uzun bir yol olduğu açık.
Gambiya köleliğe karşı sembol isimlerden olan ve 80’li yıllarda Türkiye’de de yayınlanan Kökler isimli bir TV dizisinin kahramanı Kunta Kinte’nin memleketi aynı zamanda. Kunta Kinte 1760 yılında henüz 17 yaşındayken 100’e yakın Afrikalıyla birlikte elleri ve ayakları zincirlenip gemilere istiflenerek Amerika’ya götürülmüş.
Dört asır boyunca Senegal’den Angola’ya kadar uzanan sahil şeridi boyunca köle ticareti yapan Batılılar için Gambiya önemli köle ticaret merkezlerinden biri olmuş. 100 milyona yakın Afrikalının hayatına mal olan köleleştirme süreci Batılılar nezdinde bir medenileştirme hareketi olarak gösterilmeye çalışılsa da gerçekte Batı medeniyetinin tıynetini ortaya koymakta. Köleleştirme/sömürgeleştirme süreci 19. yüzyılda Sanayi Devrimi’yle Batı’nın insan gücüne gereksinimi azalınca şekil değiştirerek misyonerlik çalışmalarıyla devam ettirilmeye başlanmış. 20. yüzyılın ortalarında Afrika devletlerine bağımsızlıkları verilse de yeni-kolonyalizm süreci bugün de devam etmekte.
%95’ini Müslüman (Maliki mezhebinden) halkın oluşturduğu Gambiya’da misyoner örgütlerin çalışmaları gayet açık ve cüretkâr bir şekilde sürüyor. Katolik ve Protestan mezheplerine bağlı birçok örgütün yanı sıra Bapdist ve Metodist kiliseleri de onlarca çalışma ile Müslümanların dinlerini değiştirme uğraşında. İslam toplumunun ilgisizliği sadece Gambiya’da değil Afrika’nın tamamında misyoner örgütlerin adeta önünü açıyor. Karşılaştığımız kiliseler ve misyoner okulları bu durumun canlı delilleri olarak gittiğimiz her yerde karşımıza çıkıyor. Bu nedenle bir anlamda misyoner çalışmaların panzehiri niteliğindeki her çaba büyük önem arz ediyor. İHH olarak 2013’te açılışını gerçekleştirdiğimiz Hüseyin Sağın ve Ahmet Baş Camii’ni ziyaret ediyoruz. Bu ziyaret sırasında bölgedeki okul ihtiyacını da görüyor ve buradaki kardeşlerimize bir okul yaptırma sözünü veriyoruz. Zira 164 çocuğun tahtası ve masası olmayan küçücük bir sınıfta eğitim gördüğüne şahit olmak oldukça acı verici. Allah'ın izni ile sene bitmeden bir de okulları olacak kardeşlerimizin.
Bu sene de bir cami ve bir Kur’an okulu açılışımız var Gambiya’da. Ramazan ayında bu güzel eserlerin açılışını yapmak hem bizim için hem de Gambiyalı kardeşlerimiz için müthiş bir moral oluyor. Uşşaki Vakfı Camii açılış programında camiyi dolduran cemaat bu güzel hediye için ellerini açıp dua ediyor. Açılış sonrası kesilen kurbanlar ayrıca bir sevinç havası oluşturuyor. Akabinde ise Of Gönülleri Kur’an Okulu’nun açılışını gerçekleştiriyoruz. Kardeş kuruluşumuzun başkanı Lamin Bey daha birçok kasaba ve şehirde cami ihtiyacı olduğunu hatırlatıyor.
Gambiya’da dikkatimizi çeken hususlardan biri de kadınların tesettür anlayışının belki biraz sıcaktan biraz da fakirlikten olsa gerek, gerektiği gibi olmamasıydı. Ezan okunur okunmaz nerede olurlarsa olsunlar camiye koşan, misvak kullanma alışkanlığı zirve yapmış insanlar, aynı dikkati maalesef tesettüre riayette göstermiyorlar. Burada hanımlara uygun tesettür kıyafetleri hediye etmek ve aynı zamanda tesettürün nasıl olması gerektiğinin anlatımına ihtiyaç var.
İHH olarak ortalama 8-9 nüfuslu olan ailelere kumanya dağıtımı gerçekleştiriyoruz. Kiang West’te 275, Serakendo’da 275 ve Soranario’da 100 aile olmak üzere toplamda 650 aileyi ve 5.000’in üzerinde kardeşimizi ramazan kumanyalarıyla sevindiriyoruz. Gambiya’nın yetim çocuklarını da elbette unutmuyoruz. 60 yetim yavrumuzun bayramlıklarını giydirmekten başka, onlara da ramazan gıda paketlerimizden hediye ediyoruz. Her bir ailemize ayrıca nakit yardımları yapıyoruz. Yetim ailelerimize zamanımız yettiği kadarıyla ev ev ziyarette bulunuyoruz. Sekiz çocuklu bir yetim ailesinin evlerinde yiyecek hiçbir şeylerinin olmadığını üzüntü ile gördükten sonra aileye uzun süre yetecek gıda ve nakit desteğinde bulunuyoruz. Çocukların annesi hanımefendi, ellerini ve gönlünü duaya açıyor. Rabbim kabul eylesin.
Kısa Gambiya programımız ramazan ayının bereketi, müminlerin dualarıyla taçlanıyor. Dönüş yolunda zihnimizde daha yapacak çok işimiz olduğunun bilinci, gönlümüzde kardeşlerimiz var.