İHH İnsani Yardım Vakfı
0
Bağış Yap
Takip Et
TR
TRY
Kapat
  • Biz kimiz
  • Ne yapıyoruz
  • Ne yapabilirsiniz
  • Oturum aç
Somali’deyiz, sadece kardeşlik için
Katarakt, Kurban, Yetim 13.02.2013

Ahmet Zeki Olaş

Umman ve Yemen üzerinden devam ettiğimiz yolculuğumuzda deniz ve çölden başka bir şey göremiyoruz. Nihayet uçağımız Barbera şehrine iniyor ve bizleri karşılamaya gelen güler yüzler görüyoruz.

İç savaş sürüyor

Vardığımız nokta Somali’nin kuzey bölgesi; güneyde ise devam eden bir iç savaş var. Ülkede iç savaş 90’lı yıllardan beri devam ediyor. 2006 yılında çeşitli İslami grupların bir araya gelerek oluşturduğu İslam Mahkemeleri Biriliği, ülkenin idaresini ele almış ancak Etiyopya müdahalesinin ardından zayıflayan hükümetteki gruplar birbirine düşmüş ve iç savaş başlamış. Mevcut durumda ülkenin güney kısmını ve başkent Mogadişu’nun bir kısmını Şebab grubu yönetirken Mogadişu’nun kuzey kısmında ise Ahmed Şerif’in başkanlığında uluslararası tanınırlığı olan hükümet güçleri ve Afrika Birliği güçleri bulunuyor. Yaşanan savaşlardan dolayı Mogadişu çevresinde 2 milyon insan mülteci durumuna düşmüş. Ülke içi, bölgesel ve küresel dinamiklerin çatışma merkezinde yer alan bu coğrafyadaki insani vahamet her geçen gün artıyor.

Hargeysa

Barbera’dan asıl ikamet edeceğimiz Hargeysa şehrine iki saatlik bir kara yolculuğunun ardından ulaşıyoruz ve o günün akşamı otelimize yerleşiyoruz. Hargeysa’ya giderken yol boyunca koyun ve deve sürüleri, şehirde ise tozlu yollarda kaos hâli dikkatimizi çekiyor. Afrika’da güneş batarken Somali’nin bu küçük şehrinden ezan sesleri yükseliyor: Allahuekber Allahuekber…

Bayrama uyanıyoruz

Güneşin doğuşuyla camilerden vaaz sesleri duymaya başlıyoruz. Aracımızla bayram namazının kılınacağı alana doğru yol alıyoruz. Bizimle beraber namazın kılınacağı alana doğru ilerleyen araçlar ve yaya insanlar görüyoruz tozlu yollarda. Ve namazın kılınacağı alandayız. Tekbirler getiriliyor, musafahalaşıyoruz.

Kurbanlar kesiliyor

Namaz sonrası eyaletin sağlık bakanı Dr. Süleyman Mahmoud Bey ve sosyal hizmetler Müdiresi Amina Hanım’ın da katıldığı bir basın toplantısı yapıyoruz kurban kesim yerinde. Amacımızı, geliş nedenimizi anlatıyoruz. Ertesi gün yerel gazetelerde görüyoruz kendimizi. Basın toplantısında bölgenin resmî heyeti, Türkiye’den gelen bu yardımlar için Türkiye halkına müteşekkir olduklarını söylüyorlar. Bizler de Türkiye’den selamlarımızı iletiyoruz.

Kesimhanenin önünde yüzlerce insan yardım bekliyor. Kesimler bitiyor ve bize verilen emanetleri ulaştırmanın haklı sevincini yaşıyoruz. Kurban kesimi ve dağıtımının yanı sıra çocukları da unutmuyoruz. Onlara da hediyelerini verdikten sonra çalışmanın yapıldığı alanda acaba yardım almayan kaldı mı diye bakıyoruz. İlk günün yorgunluğuyla otelimize dönüyoruz.

İkinci gün tekrar düşüyoruz yollara. Kesimhanedeki hummalı çalışmadan sonra kurbanlarımızı araçlara yükleyerek köylerin yolunu tutuyoruz. Çölün iç kısımlarına doğru yol alıyoruz. Şehirden bir saatlik uzaklıkta bir köye varıyoruz. Burada da kalabalıklar karşılıyor bizi. Mikrofonu elimize alıp selamlıyoruz insanları ve selamlarını iletiyoruz Türkiye’deki kardeşlerimizin. Gün boyu köy ziyaretleri devam ediyor.

Buraya çoğunlukla misyoner olan beyazlar gelmiş

Somalililerin tüm beyaz insanları Avrupalı Hristiyan misyoner gibi görmesi şaşırtıyor bizi. Selam veriyoruz ve Türkiye’den geldiğimiz söyleyerek şaşırtıyoruz insanları. Kalabalığın arasından bir genç yaklaşıyor. Tehdit dolu bakışlarla işaret parmağını bize doğru sallayarak bir şeyler anlatıyor. Rehberimiz bu gencin, “Gidin buradan siz Batılılar!” dediğini söylüyor. Bunun üzerine orada gençlere bir konuşma yaptıktan sonra yüzlerinde bize karşı beliren tebessümü görüyor ve mutlu oluyoruz.

Borama

Üçüncü gün Borama adında başka bir şehre geçiyoruz. Çölün ortasında kurulu şehirlerde hiçbir yolun ve altyapının olmaması dikkatimizi çekiyor. Yapıların öylesine harabe bir görüntüsü var ki sanki deprem olmuş ta şehir bu hâle gelmiş diye düşünüyor insan.

Kurban kesimlerimiz Borama’da devam ediyor. Darey Maane ve Amoud köyüne gidiyoruz. Büyük kalabalıklar karşılıyor bizi burada. Buralarda da konuşmalar yapıyor, selamlarımızı ulaştırıyoruz ve kalabalıktan “Aleykum selam” sesleri yükseliyor. Şehirdeki üniversite, hastane ve yetimhaneleri geziyoruz. Üniversitenin hastanesini ziyaret ediyoruz. Burada doktorlarla görüşme yapıyoruz. Türkiye’yi, İHH’yı anlatıyoruz. Mavi Marmara gemisinin İHH’ya ait olduğunu öğrendiklerinde tüm doktorlar oturdukları yerden kalkarak bizleri tebrik ediyorlar.

Somali’de yaşanan doktor eksikliğinden bahsediyorlar bizlere. Türkiye’den gönüllü doktorların bu bölgede görev alması gerektiğinden, kendilerinin her türlü imkânı sağlayacaklarından bahsediyorlar.

Şehrin ileri gelenleri otele ziyaretimize geliyor ve şehrin sorunlarından bahsediyorlar. “Bizim dışarı çıkmamız zor, ancak siz bizim sıkıntılarımızı ulaştırın dünyaya.” diyorlar. Böyle zamanlarda kendilerini destekleyen Türkiye halkını unutmayacaklarını, bizleri hep kardeş bileceklerini söylüyorlar.

Ülkede 9.400 kişinin gözü artık görüyor

Bayramın dördüncü günü İHH’nın katarakt ameliyatlarının yapıldığı hastaneye gidiyoruz. Burada görev yapan doktorlarla görüşüyoruz. İHH’nın Katarakt Kampanyası’nın Somali ayağı, 2009 yılında başlamış ve kampanyanın sonuna gelinmiş. Doktorlar 9.400 kişinin ameliyatının tamamlandığını, yılsonuna kadar sayının 10 bini bulacağını söylüyorlar.

Somali’de 120 bin insan beslenme yetersizliği ve iklime bağlı nedenlerle katarakt problemiyle karşı karşıya. Bu sayıya her yıl 8 bin yeni insan ekleniyor. Bunların önemli bir bölümü ise tamamen körlükle karşı karşıya bulunuyor. Hastane yetkililerinin verdiği bilgiye göre önceki yıllarda, yılda en fazla 500 civarında operasyon yapılabiliyormuş. Operasyon için başka şehirlerden gelen yüzlerce insan geri dönmek zorunda kalıyormuş. Ancak İHH’nın yaptığı çalışmalar sayesinde birçok şehirde kurulan yeni merkezlerde katarakt operasyonları yapılıyor ve bu sayının daha da artmasını umuyorlar.  

Camiler her vakit dopdolu

Somali ziyaretimizin beşinci gününde Borama şehrinden Hargeysa’ya geri dönüyoruz. Pazara çıkıp insanların arasına karışıyoruz. Mescitleri ziyaret ediyor ve namazlarımızı kılıyoruz. Halkın dinine ne kadar bağlı olduğunu, camilerden ve vakit namazlarından anlamak mümkün. Namaz vakitlerinde adeta hayat duruyor ve insanlar mescitlere doluyor. Camilerdeki normal vakit namazları Türkiye’deki Cuma namazları gibi geçiyor.

Son günümüzde Dubai’ye gitmek üzere Barbera şehrine geçiyoruz. Şehirdeki Osmanlı yapısı cami ve mekânları ziyaret ediyoruz. Şehrin su sistemini Osmanlılar kurmuş ve hâlen o sistemle şehir sulanıyor. Uçağımız Somali’den havalandığında geriye bakıp; çıplak ayaklı, mahzun bakışlı çocukların ülkesine tekrara döneceğimizi düşlüyoruz.