Mehmet Kaya, 2009 yılında kurulan İHH Gazze ofisinde 8 yıl yöneticilik, ardından bir yıl İHH Yurtdışı Temsilcilik ve Teşkilatlanma Koordinatörlüğü yaptı. Kaya, savaşın ortasında Gazze'de yapılan çalışmaları ve son durumu anlattı.
Gazze’ye gidiş hikayenizden bahseder misiniz?
2009’daki Furkan Savaşı’nda Filistinli kardeşlerimize yardım etmek için Mısır’ın Gazze sınırına gittik. İlk zamanlar Gazze’de ağır yaralananları tedavi için dışarı çıkarıyorduk. Daha sonra savaşın son dört gününde daha aktif yardımlarda bulunabilmek için uzun uğraşlar sonucu Refah Sınır Kapısı’ndan Filistin’e girdik. Biz içerdeyken de İsrail’in bombalama ve saldırıları devam ediyordu. Sabaha kadar kimse uyuyamadı. Her bombada evler sallanıyordu.
Savaşın ortasında yardım çalışmalarını nasıl yaptınız?
Filistin’e girişimizin ertesi günü hemen çalışmalara başladık. Ekibimizde farklı alanlardan uzman doktorlar da vardı. Onlar Gazze’nin merkezine gittiler. Çünkü orada çok yaralı vardı. Biz de daha önceden gönderdiğimiz ve depolarda bulunan insani yardım malzemelerini dağıtmaya başladık. Bir yandan da ihtiyaçları tespit edebilmek için bombalanan yerleri ve yaralıları ziyaret ediyorduk. O kadar çok yaralı vardı ki hastaneler dolmuş, hastanelerin bahçesinde yatan yaralılar vardı. Ateşkes olana kadar böyle bir ortamda çalışmalarımızı yaptık.
Ateşkesten sonraki çalışmaları nasıl yürüttünüz?
Ateşkesten sonra Gazze’ye geçtik. Çalışma yapabilmemiz için bize hastanede bir oda verdiler. Dışarısı hem tehlikeliydi hem de hastaneden başka hiç bir yerde düzenli elektrik ve su yoktu. Bu süre zarfında hem durumu görmek hem de yardım ulaştırmak için özellikle sınır bölgelerine gidiyorduk. Gördük ki sınırdaki yerleşim yerlerini bombalarla ve baskınlarla tamamen yıkmışlar. Hatta bombalamada ölmeyen hayvanlar, buldozer ve tankların altında kalarak ölmüş. Filistin halkını yıldırmak için her şeyi yapmışlar.
Gazze’de kurulan kültür merkezi hakkında bilgi verir misiniz?
İsrail ablukası devam ederken daha etkili çalışmalar yapabilmek için 2009’da Gazze’de bir ofis açmaya karar verdik. İlk olarak Ramazan ve Kurban gibi dönemsel yardımlarla ve yetim sponsorluk projeleriyle çalışmalarımıza başladık. İsrail’in saldırılarında yetim kalan çocuklara sahip çıkmak ve onları güvenli bir şekilde yetiştirmek istiyorduk. Daha önce yabancı kuruluşlar tarafından Gazze’de yapılan kalıcı bir çalışma yoktu. Biz İsrail’in yıkıp dağıttığı Filistinlilere kalıcı projelerle destek olmak istiyorduk. Kısa bir süre sonra Han Yunus bölgesinde, yetim anneleri için bir dikiş-nakış kursu açtık. Ofisimizin açılışıyla başladığımız Yetim Sponsorluk Sistemi’yle de ilk yılın sonunda 7 bin yetime düzenli destek olur hale geldik.
Amacımız savaşında ortasında yalnız bırakılan Filistinlileri hayata kazandırmak ve savaşın izlerini silmekti. Ofisimizin bulunduğu binada hafızlık, İngilizce ve bilgisayar kursları açarak Filistinlilere hizmet vermeye başladık. Kurslarımızın bulunduğu binaya da “Osmanlı Kültür Merkezi” adını verdik. Kültür merkezimizden her yıl yaklaşık 4 bin kişi mezun oluyor. Böylece İsrail’in okullarını yıktığı Gazzelilerin eğitimlerine devam etmesine ve meslek sahibi olmasına vesile oluyoruz.
Hafızlık kursumuz, eğitim metodu ve öğrencilerimizle kurduğumuz güzel iletişimden dolayı 2016 yılında Gazze’deki yaklaşık bin 500 hafızlık merkezi arasından birinci seçildi.
Eğitim alanında başka nasıl çalışmalar yaptınız?
Gazze’de Şeyh Ahmet Yasin’in kurduğu ve İsrail’in bombaladığı bir ilkokul vardı. Bağışçılarımızın desteğiyle bu ilkokulu tamamen yeniledik. Bütün sınıflara bilgisayar ve projeksiyon cihazı aldık. Ayrıca bir de bilgisayar laboratuvarı kurduk. Kız öğrencilerin eğitim gördüğü bir başka okula güneş enerji sistemi kurduk.
Yetim Sponsorluk Sistemi’mizden faydalanan yetim çocuklarımızı lise eğitiminden sonra üniversite eğitimi için Türkiye’ye, Bosna Hersek’e ve başka ülkelere gönderdik.
Yetim ve eğitim çalışmaları dışında başka çalışmalarınız oldu mu?
Amacımız herkesin hayatında kalıcı iyilikler yapmak, mazlumların haklarını savunmak ve onların hayatlarına değer katmak. İsrail saldırılarında evleri yıkılan Filistinlilerin evlerinin onarılması, kullanılamayacak derecede olan evlerin yeniden inşası gibi çalışmalar da yaptık. 2016 yılında Mavi Marmara şehitlerimiz adına bir aşevi kurduk. Bu aşevinde pişen yemekleri her gün Gazze’nin farklı bir bölgesindeki 300 ihtiyaç sahibine ulaştırıyoruz.
Bir süre önce Gazze ofisimiz İsrail’in bombalamasında zarar gördü. Durum nedir?
İsrail son saldırısında ofisimizin yanındaki binayı bombaladı. Bu saldırıda binamız çok fazla zarar gördü. Duvarlar ve pencereler kırıldı, çatı yıkıldı. Bu yüzden eğitim bir süre aksadı ama onarıma başladık. Tadilat devam ediyor. Binamız yenilenince Filistinlilere hizmet vermeye devam edecek.
Büyük Dönüş Yürüyüşü ve Gazze’yle ilgili neler söylemek istersiniz?
2006 yılından bu yana Gazze’ye ambargo uygulanıyor. Gıda ve sağlık malzemelerinin içeri girmesine sınır getirildi. İsrail Gazze’ye inşaat malzemesi girmesini yasakladı ama bombalarla insanların evini yıkmaya devam ediyor.
Elektrik günde sadece üç saat veriliyor. Elektrik yokluğundan en çok hastaneler etkileniyor. Hastaneler bombalandığı ve yıkıldığı için yetersiz kalıyor. Hastalar tedavilerini yetersiz imkanlarla devam ettirmek zorunda. Diyaliz makineleri çok az sayıda. Kanser ilaçlarını bulmak çok zor ve pahalı. Biz hem sağlık merkezleri inşa ederek hem de hastanelere güneş enerji sistemleri yaparak bu eksikleri karşılamaya çalışıyoruz.
Gazze’de şu an ekonomi çok kötü durumda. İşsizlik %70’e yaklaştı. Çalışanlar da maaşlarını her ay eksik alıyor.
Büyük Dönüş Yürüyüşü’nde Gazzeliler 10 aydır İsrail’in saldırılarına direniyor. Bu süreçte çok fazla yaralanan oldu. Hastane, ilaç ve diğer sağlık malzemesi ihtiyaçları daha da arttı. Yaralanan insanlar tedavi olamadığı için uzuvlarını kaybediyor. Maalesef bu eksiklikler gelecekte daha çok ortaya çıkacak. Yüzlerce insan elini, ayağını, gözünü kaybedecek. Bundan en çok gençler etkilenecek.