KUR’AN-I KERİM DAĞITIMI PROJESİ
AFRİKA KITASINDA GENEL DURUM
Afrika kıtasında çocuklar okuma yazmayı ve temel dini bilgileri imkansızlıklar sebebiyle uygunsuz ve sağlıksız koşullarda öğrenmek zorunda kalmışlardır.Sömürgeci devletler Müslüman Afrika halklarını eğitim yolunda çok geri bırakmıştır.
Müslüman halk ilim yolunda karşılaştığı her türlü zorluğa rağmen kendi eğitim sistemini oluşturabilmiştir. Şifahi olarak yapılan bu eğitim şekli, tüm Afrika ülkelerinde aslında şartların gerektirdiği geleneksel bir yöntem olarak kullanılagelmiştir.
Sömürgeciler kâğıt üzerinde o topraklardan çıkıp gitmiş olsalar da geride misyonerlerini bırakmışlardır. Afrika’da kol gezen misyonerler ve sözüm ona çekip giden sömürgeci devletler, eğitim sürecinde ilerlemeye çalışan, genelde Afrika devletlerinin, özelde Müslüman halkın yakasını bırakmamıştır.
Afrika’da hızla yayılan Katolik okullar, bulundukları bölgelerin en iyi örneklerini teşkil edince, kimse de devlet okulu yapmaya lüzum görmemiştir. Ayrıca Avrupa devletleri tarafından Afrika’ya yapılan eğitim yardımları, sadece bu Katolik okullara aktarılmıştır. Anlaşılacağı üzere, uygulanmak istenen siyaset, ya çocukların okuyup Hristiyan olmalarına ya da okumayıp cahil kalmalarına yönelik uygulanmıştır. Hatta bazen öyle ileri gitmişler ki, çoğu Afrika ülkesinin tarihi kayıtları değiştirilip yerine bol Hristiyanlık kokan sahte bir tarih yazılmış ve okullarda da bu şekilde öğretilmiştir. Durum böyle olunca Müslüman halk, çocuklarını bu okullara göndermek yerine hâlen geleneksel eğitim sisteminin devam ettiği medreselere göndermeyi tercih etmiştir.
İstatistiki verilere göre 1900 yılında 558 milyon olan dünya Hıristiyan nüfusunun yaklaşık %50’si Avrupa kıtasında bulunuyordu. Bugün ise bu kıtada dünya toplam Hıristiyan nüfusunun sadece %20’si yaşamaktadır. Bunun sebebi kıta nüfusunun çok fazla artmamasının yanında diğer kıtalardaki Hıristiyan nüfusunda ciddi bir artış olmasıdır. Hıristiyanlığın 20. yüzyılda en fazla artış gösterdiği kıtalar Asya ve Afrika kıtalarıdır. Günümüzde toplam Hıristiyan nüfusunun %35’i bu iki kıtada yaşamaktadır. Oysa yüzyılın başında adı geçen iki kıtada yaşayan Hıristiyanlar toplam Hıristiyan nüfusun sadece %5’ini oluşturuyordu. Başka bir ifade ile; 20. yüzyılın başında Asya ve Afrika kıtalarında toplam 25-30 milyon civarında Hıristiyan mevcutken bugün bu rakam 700 milyona ulaşmış bulunmaktadır.[26] İstatistikî bilgiler geçtiğimiz yüzyılda misyonerlerin elde ettikleri başarıyı hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır. (Diyanet işleri Başkanlığının Yayımladığı Diyanet dergisinin 38 cilt 2. Sayısından alıntılanmıştır.)
PROJENİN AMACI
Müslüman Afrika halkı medrese eğitimine büyük önem vermektedir. Medreseler genellikle çeşitli zorlukların bir gelenek olarak şekillendirdiği şifahi eğitim sistemini uygulamaktadırlar. Hiçbir defter veya kalem kullanmaksızın, sadece öğretmenin söylemesi, çocukların da tekrarlayarak öğrenmesi ve ezberlemesi yöntemine dayanan eğitim sistemi, Afrika’nın her ülkesinde imkansızlıklardan dolayı vazgeçilmez bir yöntemdir.
Luh adı verilen tahta levhalar Etiyopya’da eğitim alanında yaşanan imkânsızlıkların nasıl aşıldığına çok güzel bir örnektir. Luh üzerine yazılan her bilgi ve ayet, ezberleninceye dek silinmeden bekletilir; ezber tamamlanınca levha silinir ve yeni dersler lavhaya yazılır. Her öğrencinin ezber yapacağı bir Kur’an-ı Kerim’i olmadığı için bu sistem halk tarafından geliştirilmiştir.
PROJE BİLGİSİ
Somali-2012
Mevcut okulların hisyonerlik geçmişleri ve halkın sömürgecilere karşı olan tepkisi Afrika halklarını kendi eğitim sistemlerini oluşturmaya yönlendirmiştir. Medreseler genellikle çeşitli zorlukların bir gelenek olarak şekillendirdiği şifahi eğitim sistemini uygulamaktadırlar. Hiçbir defter veya kalem kullanmaksızın, sadece öğretmenin söylemesi, çocukların da tekrarlayarak öğrenmesi ve ezberlemesi yöntemine dayanan eğitim sistemi, Afrika’nın her ülkesinde imkansızlıklardan dolayı vazgeçilmez bir yöntemdir. Bir bilgi olması açısından Somali’de bir defterin 8 usd Fildişi sahillerinde bir Kuran –ı Kerimin 16 ero olduğunu ve bu ülkelerde aylık kazançların 100 usd’den daha az olduğu bilgisini verebilir. Bu rakamlar Afrika’nın genel olarak ortalaması şeklinde düşünülebilir.
Günümüz Afrikasında medreseler, hem alışkanlık hem geleneklere bağlılık hem de bölgede hâlâ devam eden yoksulluk sebebiyle şifahi eğitim sistemini yaygın olarak uyguluyorlar. Çocuklar sabahları medrese dersine, öğlen okullarına gidiyor; akşam ise yine okul çıkışlarında medreseye uğramadan evlerine dönmüyorlar. Ülkelerin zayıf ekonomileri, minik ellerin kalem kâğıt tutmasına izin vermemiş. Çocuklar, olmayan defterleri, kalemleri yerine tahta levhalar üzerine kömür ya da tencere karasından yaptıkları mürekkebi kullanmışlar. Müslüman Afrika halkı, karşılaştığı her türlü zorluğa rağmen eğitim konusunda kendi alternatifini üretmiş ve çocuklarının eğitimi için çaba sarf etmiş. Neredeyse her aileden bir hafızın çıktığı bu ülkelerdeki insanlar zorluklara karşı örnek bir mücadele vermektedirler.
Projenin Dayandığı Temeller
İHH BÖLGE ÇALIŞMA SEYAHATNAMELERİNDEN PASAJLAR:
Kur’an dağıtımımız büyütüyor gülücükleri
Kur’an dağıttığımız köylerdeki çocuklar bölüyor şimdi uykularımı. Tıpkı üstleri başları gibi, ellerinden düşürmedikleri seccadeleri de yırtık. Kalpleri yepyeni ama… Namazları yepyeni; pırıl pırıl parlıyor. Ezanı duydukları anda duruyorlar çünkü divana. Çünkü onlar biliyorlar Allah’ın yalnızca kalplere baktığını. Kuran’larını aldıktan sonraki sevinçlerinden anlıyorum nasıl inandıklarını. Şeker değil oysa, çikolata değil dağıtılan. Yüzlerinden anlıyorum ki şekerden çikolatadan daha çok beklemişler Kur’an’ı.
Defter bulamadığı için tahta parçasına kireçle yazıp hafızlık çalışan Etiyopyalı çocukların evlerimizdeki her defterde hakkı var sanki şimdi. Ahirete kalmaması gereken bir hakkı var…
Elindeki Kur’an’ı cüzlere bölüp bu cüzlere kolilerden kapak yapan Abdülhamit Öğretmen, evlerimizde okumadığımız kaç Kur’an’ımız olduğunu sormayacak mı ahirette? Onlarla biz aynı cennete talip değil miyiz yoksa? Onlar ayakları çamur içinde arabamızı çevrelerken biz temizlenmek için ıslak mendil arıyoruz. Bizimki bizim gerçeğimiz; onlarınki onların… Aradaki farkı kapatmak için bir sahabe nefesi gerek. Bilal-i Habeşi gibi… Bir sahabe nefesi…
(Etiyopya için emaneti kuşanma vakti (Zuhal Çolaklı-Etiyopya seyahatnamesi)
Adı Muhammed olan papazlar var
Sierra Leone’de misyonerlik faaliyetleri oldukça fazla, %70’i Müslüman olan bir ülkede, camiden çok kilise var. Dünyada o kadar Hristiyan ülke gezdim burada gördüğüm kadar çok kiliseyi hiçbir yerde görmedim. Neredeyse 10 kişiye bir kilise düşüyor. 1980 yılına kadar %5 olan Hristiyan nüfus bugün %30’lara dayanmış.
Eski bir papaz olan Mustafa, “Burada ne yazık ki Müslümanlar çok fakir durumda. Okulların %80’i misyonerlere ait. 150 yıllık büyük kolejler, şehir merkezlerindeki okullar hep onların. Eğer bir baba çocuğunu okutacaksa bu okullara göndermek zorunda. Ailesi Müslüman fakat yoksulluk ve fakirlik çekenler mecburen misyonerlerin eline düşüyor. İslami şuurun yerleşmemiş olması ve fakirlik en önemli faktör. Sadece bu değil; çocuğunuzu bu okula göndermeniz hâlinde iş bulabiliyorsunuz, devlet dairelerinde adam yerine konuluyorsunuz.” diyor. Daha sonra öyle bir cümle sarf ediyor ki, altında kalmamak mümkün değil, “Biz dinimizi burada kimden öğreneceğiz? Kim elimizden tutacak? Bak şimdi burada adı Muhammed olan çocukları özellikle papaz yapıyorlar. Ailelerine servet veriyorlar... Ev, araba ne isterlerse. Onlar çok itibarlı kişiler kabul ediliyor!”
(Osman Sağırlı –Sierre Leone seyehatnamesi )
İHH Sierre Leone okulu eski ve yeni binalar
…Burada ilk göze çarpan ve 8 günlük programımız boyunca bizi takip eden misyoner çalışmalardan başka bir şey değil. Yazık ki her sokak her cadde size bu ülkede hemen her şeyin satır satır misyonerler tarafından yazıldığını söylüyor. Geçtiğimiz caddelerde karşımıza çıkan her iki tabeladan birisi ya Baptist, Metodist, Anglikan, Evanjelist, Katolik ya da bir başka mezhebe bağlı kurum, kuruluş veya kilisenin faaliyetlerini anlatan,sizi kuruşlara yönlendiren işaretler oluyor. Müslüman mahallelerinde dahi yoğun şekilde görülebiliyor. İnanılmaz bir çalışma. Bir ülke düşünün ülkedeki altı üniversiteden beşi misyonerlere ait olsun.
(Murat Yılmaz –Liberya seyehatnamesi)
…Yol aldığımız tüm güzergâhlarda yükselen müzik sesinin ne olduğunu merak ediyoruz. Arkadaşlarımız kiliselerde devam etmekte olan ayinlere eşlik eden ilahilerin sokaklara da aktarıldığını söylüyorlar. Ortodoks Hristiyanlık, Addis Ababa’nın ve gittiğimiz diğer şehirlerin önemli bir kısmında hızla inşa edilen kiliseler, dışarı yayınlanan koro müzikleri ve dinî resimler aracılığıyla kendini gösteriyor. Bizim fark edemediğimiz ama arkadaşlarımızın ifadesiyle Etiyopya “derin devleti” de Hristiyan unsurlara dayanıyormuş. Diğer yerlerde de dinlediğimiz gibi misyoner unsurların okullar kurarak, büyük ve etkileyici kiliseler inşa ederek Etiyopya toplumunu Hristiyanlaştırma gayretine dikkat çekiliyor. .
(Kenan Alpay –Etiyopya seyehatnamesi )
…Müslüman Pigmelerin imamı Harun karşılıyor bizi caminin kapısında. Meğer tam dört yıldır Ramazan ayı başlar başlamaz şehre iniyorlarmış ve bütün Ramazanlarını camide ibadetle geçiriyorlarmış. İHH kendileri ile ilk temas kurduğunda -bundan üç yıl evvel- sadece 17 kişilermiş ama bugün sayılarının 50’yi bulduğunu söylüyor İmam Harun. Kendilerinin bir Ramazan boyunca ihtiyaçlarını giderecek kadar malzeme alabilecekleri tutarda nakdi İmam Harun’a teslim ediyoruz.İHH’yı anlatıyorum kendisine. Bizden bir isteklerinin olup olmadığını soruyorum. Bunun üzerine, bir mescit ve çocuklarına İslami eğitim verebilecekleri bir dershanenin en acil ihtiyaçları olduğunu ve İHH’nın bunu gerçekleştirmesi durumunda bunun kendilerinin hayal bile edemeyeceği bir şey olduğunu ifade ediyorlar. Bu konuya dair notlarımızı İHH’ya iletmek üzere aldıktan sonra ayrılıyoruz İmam Harun’un yanından. İnanıyoruz ki, elbet bir hayırsever çıkacak ve bu inşaatın masraflarını üstlenecektir.