Çeçen direnişçilerin bahar aylarında faaliyetlerini arttırdıklarını göz önünde bulunduran Rusya, bölgedeki birliklerinin sayısını ciddi şekilde arttırdı. Çeçenistan konusunda hiçbir taviz vermek istemeyen Putin'in Kuzey Kafkasya üzerinde şiddeti sürdürerek nüfuzunu arttırmaya çalışması, sorunu çözümsüzlüğe sürüklüyor. Zira Çeçen direnişçilerin Rus birliklerine yönelik saldırıları Nisan ayında hız kazandı.
Sorun, Batı medyasında da görece daha fazla yer buluyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi Batılı insan hakları örgütleri ve bölge uzmanları, Batılı ülkelerin Çeçenistan meselesinde artık somut bir strateji belirlemesi gerektiğini belirtirlerken, bu çağrı siyasi arenada yankı bulmaktan uzak.
Putin'in bir ticari fuar açılışı için Rus yanlısı Çeçen Başkan Ali Alhanov'un eşliğinde ziyaret ettiği Almanya'da bir grup eylemci, Alhanov'un Rusya ile iş birliği yaparak kendi halkına yönelik işkence ve öldürme olaylarından sorumlu olduğunu belirtti. Alhanov ise Çeçenistan'ın yeniden yapılandırılmasında Almanya'da bulunan insani yardım kuruluşlarının desteğini almak istiyor. Bu talep, Batı'nın, bilhassa Avrupa ülkelerinin Çeçenistan politikasıyla paralellik arz ediyor.
Çeçenistan sorununun Rusya'nın iç meselesi olarak görmekte ısrar eden Avrupa ülkeleri, meseleye olan ilgilerini insani yardımla sınırlı tutarak Rusya ile olan siyasi ve ekonomik ilişkilerini gölgelememeye çalışıyorlar. Geçen yıllarda Rusya'nın Çeçenistan'daki ihlallerini sadece bir karar ile kınayan Avrupa Birliği, bu yılki komisyonda benzer bir karar çıkarmayı reddetti. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün BM'ye Çeçenistan'da incelemelerde bulunmak üzere bir heyet gönderme çağrısı da karşılık bulamadı.
Öte yandan Çeçenistan'ın ekonomik ve sosyal açıdan yeniden yapılandırılması için bölgeye yardım yapmayı planlayan Avrupa Birliği, yardımın nasıl yapılacağını belirlemek amacıyla 9-16 Nisan tarihleri arasında bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret sonucunda AB'nin Çeçenistan'daki savaş mağdurlarına 22,5 milyon euro yardım yapmasına karar verildi. Böylece Çeçenistan, Putin'in istediği gibi Rusya'nın bir iç meselesi olarak kalmış oluyor.
Ancak insan hakları örgütlerinin ve konuya duyarlı uzmanların çağrılarına rağmen Batı'nın soruna siyasi çözüm arayışından kendisini uzak tutması, çözüm yerine çözümsüzlük üretiyor. Rusya'nın kamuoyunda oluşturmaya çalıştığı normalleşme tablosuna rağmen bölgede Rus birliklerinin sayısındaki ciddi artış ve direnişçilerin yoğunlaşan saldırıları, Kuzey Kafkasya'da fırtınadan önceki sessizliğin yaşandığının habercisi olabilir.
Aslıhan Akman