Toplantıya İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Hidayet Oğuzhan, Doğu Türkistan Vakfı Genel Sekreteri Ömer Kul, İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) Genel Sekreteri Ali Kurt, Sevgi ve Dayanışma Derneği Başkanı Yusuf Yusufoğlu, Türkiye Gönüllüler Teşekküller Vakfı (TGTV) Başkanı Necati Ceylan, Doğu Türkistan Gençlik ve Kültür Derneği Başkanı Tibet Yücetürk, Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan, Doğu Türkistan Göçmenler Derneği Başkanı Yakup Can ve Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Beyhan katıldı.
Basın açıklamasının öncesinde konuşan İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, “5 Temmuz yaklaşırken, Çin birçok askerini Doğu Türkistan’a yığıyor. Çin şu anda bir katliam hazırlığı içerisindedir. Çok sert müdahale edeceklerini söylüyorlar. İslam ülkeleri bu konuda derhal toparlanmalı ve Çin’e ekonomik yaptırım uygulamalıdır. Çin ile bütün ticari ilişkiler askıya alınmalıdır. Bugün iletişimin çok kolaylıkla sağlandığı bir dünyada yaşıyoruz. Her lider dünyadaki bütün masumlardan sorumludur” dedi.
Çin’in kuşatmaya devam etmesi durumunda, dünyanın her yerinden insanların sokaklara döküleceğini belirten Yıldırım, “Uluslararası kuruluşlar sadece katliam sonrasında raporlar hazırlıyor. Bu işi zaten üniversitelerdeki akademisyenler de yapıyor. Bu kuruluşlar amaçlarına uygun hareket etmiyorlar. Şimdi ben İslam Örgütü Konferansı’na ve Arap Birliği’ne sesleniyorum, bizler Ortadoğu’daki gelişmeler karşısında sessiz kalmıyoruz. Sizler de Doğu Türkistan meselesinde sokaklara dökülmelisiniz çünkü Doğu Türkistan’da öldürülen bir kadın Şam’da öldürülmüştür, İstanbul’da öldürülmüştür, Kudüs’te öldürülmüştür, Bağdat’ta öldürülmüştür” şeklinde konuştu.
Ardından Doğu Türkistan Maarif Derneği Genel Başkanı Hidayet Oğuzhan ortak basın açıklamasını okudu. Basın açıklamasında şu bilgilere yer verildi:
“ 26 Haziran Çarşamba günü Doğu Türkistan’ın kadim şehri Turfan’da, bir grup Uygur genciyle işgalci Çin güçleri arasında çatışma yaşandı. Olaylar sırasında ondan fazla gencimizin şehit edildiği bildirildi. Çin medyası tüm bu olayları dünyaya çarpıtarak servis etmiştir. Çin medyası daha önceki olaylarda olduğu gibi Turfan’daki olayıda organize terör olayı olarak dünyaya lanse etmiştir.
Turfan’da yaşanan olayların ise aslı şudur: Çin Hükümeti 64 yıldır Doğu Türkistan’da soykırım uyguluyor. Öte yandan da Doğu Türkistan’a yerleştirilen göçmen Çinlilere yaşam olanağı sunmak için yerli halkın topraklarını işgal ediyor. Yerli halkın kendini savunmak için söylediği bir çift söz bile terör söylemi olarak adlandırılıyor. Turfan’daki olaylarda bu sebeplerle cereyan etmiştir. Ev ve bahçelerinden zorla çıkartılan bir grup Uygur genci isyan etmiş ve Çin bu isyanları şiddetle bastırmıştır. Bu olayları protesto eden Hoten halkı, Cuma namazı çıkışında bir yürüyüş gerçekleştirmiş ancak Çin güvenlik güçleri bu olayıda silahla bastırmaya çalışmış ve 26 kişinin ölümüne neden olmuştur. Olaylar sonrasında Çin Hükümeti bütün iletişim kanallarını kesmiş ve olay ile ilgili sağlıklı bilgi akışını engellemiştir.
Her ne pahasına olursa olsun olayları kanlı bir şekilde bastırma kararı alan Çin Hükümeti başkent Urumçi’ye askeri yığınak yapmıştır. 5 Temmuz 2009’daki Urumçi katliamının yıldönümü yaklaşırken Çin’in bu yersiz ve orantısız eylemlerini kınıyoruz. Çin’in bir diğer resmi ajansı olan Global Times Gazetesi de son olayları çarpıtmaya çalışmış ve hedefine Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği’ni koymuştur. Bizler Çin’in bu asılsız ve çirkin ithamlarını ret ediyoruz.
Son olarak şunu belirtmek isteriz ki, Yaşanan olaylar, Çin’in Doğu Türkistan’a uyguladığı baskıcı uygulamalara, göç politikalarına karşı bir halk tepkisidir. Bizler başta Türkiye’den olmak üzere STK’lar, BM, İslam İşbirliği Teşkilatı, AB ve İnsan Haklarını İzleme Örgütü’nden, Çin’den olaylarla ilgili bilgi istemesini, bölgeye bağımsız bir ekip göndermesini ve Çin’in bu baskıcı politikalarından vazgeçmeye zorlanmasını istiyoruz. Bu konuda da basın mensuplarına da 35 milyonu aşkın Müslüman Türk halkının çığlığını duyurmak konusunda önemli görevler düşüyor.”