‘Bismillah’ diyor ve Zerka’da bulunan “Suhne” kampına doğru yol alıyoruz. Burası 1998’de sürgün edilen Filistinlilerin oluşturduğu ilk kamp olma özelliğini taşıyor. Uzun yıllar çadırlarda yaşayan Filistin mültecileri, zamanla kendi imkânlarını zorlayarak kerpiçten evler inşa etmişler. Kampta yaklaşık 10 bin kişi yaşıyor ve ne okul ne de herhangi bir sağlık merkezi mevcut değil. Şehre uzak bir mesafede bulunan Suhne kampından, merkeze ulaşabilmek ise çok meşekkatli. “Burada yaşam nasıl” diye sorduğunuz soruya, çilelerin yorgunluğunu yansıtan simaları ile kadınların cevabı hep aynı oluyor.
‘Bu gün çocuklarıma ne yedirebileceğimi düşünüyorum. Yarınsa nasip’
Suhne kampı sakinlerini kaderlerine terk ederek adeta bir suçluluk psikolojisi ile oradan ayrılıyoruz. Ardından Ceraş’ta bulunan ve 15 bin kişinin yaşadığı Suf kampına ulaşıyoruz. Manzara aynı. Sonra Gazze kampına ulaşıyoruz. Kamp 1967’de kurulmuş ve 14 bin Gazze’li mülteci yaşıyor. Yetkilierin verdiği bilgiye göre Gazze kampında 650 yetim mevcut. 400 tanesi himaye ediliyor fakat hala 250 yetim kendilerine uzanacak bir yardım eli bekliyor, durumları içler acısı.
Diğer kamplara da uğruyor ve muhtaç ailelerin dertlerini dinliyoruz. Kurban etlerini dağıtarak gönüllerini alıyoruz. Yüzlerindeki gülümseme etrafa ışık saçıyor. Burkulan yüreğimize biraz olsun huzur veriyor bu tebessümler. Yüzlerce teşekkür ve Selam ediyorlar onları unutmayan kardeşlerine. Ürdün’deki bu mazlum kardeşlerimizle birlikte toplam 229 hissenin kesimini yapıyoruz ve bunlarla 916 muhtaç aileye ulaşıyoruz ve dualarla yurda uğurlanıyoruz.