İsrail’in Ramazan ayında Gazze’ye gerçekleştirdiği saldırıların ardından yerle bir olan şehir, yeniden ayağa kalkmaya çalışırken 2007’den beri süren İsrail ablukasu nedeniyle hayat burada adeta durma noktasına geldi.
2009 yılında Gazze’de ofis açarak buradaki insani yardım ve kalkınmaya yönelik faaliyetlerine hız veren İHH, abluka yüzünden hayata geçirmeye çalıştığı projeler de sekteye uğruyor.
Bölgedeki son durum hakkında bilgi veren İHH Gazze Temsilcisi Mehmet Kaya, Gazze’deki yaşamı şu sözlerle özetliyor: “Gazze’de yeni bir güne başlamak yeni zorlukları göğüslemeye hazır olmak demektir.”
Hükümet birimlerinde hizmet durdu
Gazze’nin şu an kan ağladığını bildiren Kaya,”Hiçbir hükümet biriminde hizmet verilemiyor, akaryakıt yok, idari giderler yok, yaklaşık bir yıldır maaş yok; özellikle polisler işlerine yürüyerek gidiyorlar” dedi.
Kış mevsiminin yaklaşmasıyla Gazze’de insani krizin daha da büyüdüğünü ifade eden Kaya,”Şu anda burada yağmur yağıyor. Savaşta evleri yıkılanlar barakalarda ve çadırlarda kendilerine uzanacak bir yardım eli bekliyor” diye konuştu.
Mısır Refah'ı kapatırsa...
Mısır’ın Refah Sınır Kapısı’nı kaldırma çabası içinde olduğunu kaydeden Kaya, şöyle devam etti:
“Eğer bu kapıya duvar örülürse İsrail’in kontrol ettiği Oche Kapısını kullanmak zorunda kalacaklar. Bunun anlamı da; direniş ile alakası olan yaklaşık yüzde 70 insanın Gazze’den ebediyen sınır dışına çıkamaması demektir. Yani burada yaşayanlar Gazze’ye yönelik saldırıların olduğu dönemden daha kötü bir durumda ve boğulmak üzereler. Ey vicdan sahibi Müslümanlar, ey liderler kınamaktan başka bir meziyeti olmayan liderler; Allah bunun hesabını sizlere mutlaka soracak; ama bu dünyada ama inanıyorsanız ahirette. Ben bir müslüman olarak duyurma görevini yapıyorum gerisi sizlere kalmış.”
Kaya, sözlerini yaşadığı duygusal bir olayı anlatarak tamamladı:
“Her gün olduğu gibi bugün de bir babanın gözyaşlarına ortak oldum. Kendisi mühendis olan baba, iki gündür çocuklarına ekmek götüremediğini ve hiç olmazsa karnını doyuracak birşeyler almak için geldiğini ama bunu çok gizli olarak bana anlattığını söyledi. Düşündüm acaba biz Müslümanlar sabah kahvaltısında kuş sütü eksik olmayan bir sofrada otururken kardeşlerimiz için ne hissettiklerimizi merak ediyorum.”
