Genç İHH tarafından 2 farklı şehirde düzenlenen Kudüs Kampları, Türkiye’nin farklı şehirlerinden katılan 145 hanım ve 120 erkekle birlikte icra edildi.
Bursa AKOM Hanımlar Kudüs Kampı
27-30 Nisan tarihleri arasında Marmara Afet Koordinasyon Merkezi’nde (AKOM) düzenlenen Hanımlar Kudüs Kampı, Genç İHH Başkanı Fatih Yazıcı’nın açılış konuşmalarıyla başladı. Yazıcı, Hanımlar Kampında şunları söyledi:
"Allah'a şükürler olsun Kudüs için gönüllü olarak buraya gelmiş arkadaşlarımızsınız. Tamamen gönüllü olarak Kudüs için başvuru yaparak buraya geldiniz. Birçok eylemini yaptığımız meselelerde maalesef bilgi olarak eksik kalıyoruz. Artık Kudüs ve Filistin için bilinçli nesiller oluşturmaya yönelik adımlar atmalıyız.”
Mescid-i Aksa’ya İlk Adım
Kampın ilk seminerini “Mescid-i Aksa’ya İlk Adım” başlığıyla Dr. Khalid el-Awaisi gerçekleştirdi. El-Awaisi, “Selahaddin Eyyubi’nin zamanında şahit olunduğu gibi, Mescid-i Aksa kazanılınca Müslümanlar güçlü ve izzet sahibi olmuştur. Mescid-i Aksa’yı kaybedersek her şeyi kaybederiz. Allahım bize Mescid-i Aksa’da özgürce namaz kılmayı nasip et diye her gün dua etmeliyiz. Her gün Beytülmakdis ile ilgili bir ayet, hadis veya tarihi yazı okumalıyız. Her gün Mescid-i Aksa’daki gelişmeleri takip etmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Seminerin ardından Genç İHH Başkanı Fatih Yazıcı, el-Awaisi’ye hediyesini takdim etti.
Tarihsel Süreç İçerisinde Kudüs
Kampın ikinci günü Dr. Emel Halife’nin “Tarihsel Süreç İçerisinde Kudüs” konferansıyla başladı. Halife, “Eğer biz Müslüman isek, Mescid-i Aksa bizi de ilgilendirmelidir. Müslümanlar bu mukaddes şehir için birlik ve beraberlik içerisinde olmalıdır. Sizler dünya haritasında Türkiye’nin üzerinde başka bir isim yazmasını nasıl reddediyorsanız, biz de Filistin’in üzerinde başka bir ismin yazmasını istemiyoruz. Mavi Marmara’da farklı ırktan insanlar vardı ve bir çok kişi yaralandı. Hatta başından yaralanan bir yabancı vardı. Ama şehit olanlar sadece Türklerdi. Kudüs fethedileceği zaman, ordunun yarısından fazlasının da Türklerden oluşacağına inanıyorum” dedi.
4 seminer daha
Dr. Halife ikinci seminerinde ise “Selahaddin Eyyubi ve Fetih Stratejisi” konusunu anlattı. Kampın üçüncü seminerinde Seda Özalkan, “Siyonistler, Antisiyonistler ve Kudüs” konusunu işledi. Program sonunda Genç İHH Üniversiteler Sorumlusu Sena Güngör, Özalkan’a hediyesini takdim etti. Kampın bir diğer seminerinde ise Salahaddin Awawde, “İsrail Siyaseti” konusunu anlattı. Program sonunda yine Sena Güngör, Awawde’ye hediyesini takdim etti. Daha sonraki semineri “Beytülmakdis’te Yaşanan Son Gelişmeler ve Ümmetin Rolü” konusuyla Prof. Dr. Abd Al-Fattah el-Awaisi verdi. Program sonunda Genç İHH Eğitim Sorumlusu Melek Temel, el-Awaisi’ye hediyesini takdim etti.
Kudüs’e Yönelik Tehditler ve Dünyanın Filistin Politikası
Kampın üçüncü günü de Dr. Ahmet Emin Dağ’ın “Kudüs’e Yönelik Tehditler ve Dünyanın Filistin Politikası” konferansıyla başladı. Dağ, şunları söyledi:
“Selçuklu Hükümdarları, Kudüs için yola çıkmış olan Haçlı ordularını güzergâh üzerinde hep durdurmaya çalışmıştır. Müslümanların birbiri içindeki hakimiyet yarışından dolayı, Haçlılar katliam yaparak Kudüs'e ilerledi ve kanlı bir işgal ile Kudüs'ü teslim aldı. 1187’de Selahaddin Eyyubi'nin fethi ile Kudüs 800-900 yıl boyunca Müslümanların hakimiyeti altında kalmıştır. Bu sürenin 1517’den 1917'ye kadar olan kısmı Osmanlı'nın hakimiyetidir. 1917'de İngiliz ve Fransızların işgalinin başlamasıyla, dengeler değişmeye başlıyor. İngilizler, Dünya Siyonist Örgütü'nün kendilerine kredi vermesi karşılığında Osmanlı topraklarından pay vaadinde bulunarak anlaşma yapıyor. 1917'de yayınlanan Balfour Deklarasyonu ile bir Yahudi yerleşimi oluşturulacağı resmiyet kazanıyor. Yahudileştirme politikası yapılırken 3 madde olarak ilerlediler. Bu maddeler; 1. Kent Nüfusunu Yahudileştirme 2. Coğrafyayı Yahudileştirme 3. Fiziki Görünümü Yahudileştirme. Kudüs'ün çevresine inşa edilen Yahudi köylerini bir günde Kudüs'e bağlayarak, Yahudi nüfusunu iki katına çıkardılar. Büyük bir caddeye Yahudilerin kullandığı bir ismi verdiler. Herkes onu kabul etmeye başladı ve zamanla insanlar Yahudileri kabullenip onlara alıştı. Müslüman mahallelerin birbiriyle bağlantısını kesen, 8 metre yüksekliğinde ve 800 km uzunluğunda bir duvar yaptılar; Utanç Duvarı! Yahudi yerleşim yerleri Kudüs'ün içerisinde ya da ulaşımları kolay yerlerde, Müslüman mahalleler duvarın dışında bırakılıyor. Her kentin bir simgesi vardır. Kudüs için de Mescid-i Aksa ve oradaki camiler durdukça buranın bir Yahudi kenti olduğunu kabul ettiremiyorlar. Müslümanlara ait tüm yapıların yıkılması için uğraşıyorlar. Hasar almış evlere tadilat ve düzeltme izni verilmiyor. Mescid i Aksa'nın altında Süleyman Mabedi'nin olduğunu iddia edip orada hak talebinde bulunuyorlar. 2000 yıl önce orada atalarının olmasından dolayı hak talep etmek dünyanın en saçma durumlarından biri. Öyleyse biz de Orta Asya’yı geri isteyelim, böyle bir şey mümkün değil.”
Kamp sonunda Türkiye'nin farklı illerinden gönüllü olarak katılan hanımlara sertifikaları takdim edildi.
Kızılcahamam Erkek Kudüs Kampı
4-7 Mayıs tarihleri arasında Ankara Kızılcahamam’da düzenlenen kamp, Kuran’ı Kerim tilaveti ile başladı. 9 ayrı ismin konuşmacı olarak katıldığı kampta ilk semineri, “Mescid’i Aksa’ya İlk Adım” başlığıyla Ahmed Harara verdi. Harara, konferansta şunları söyledi:
“Biz Kudüs'ten bahsederken öncelikle dini boyut nedir ona bakmak lazım. Nitekim Kuran-ı Kerim buradan, mukaddes topraklardan bahsediyor. Hz. Peygamber (S.A.V.) hadislerinde bu topraklardan bahsediyor. Öncelikle Kuran-ı Kerim ve Sünnetlerdeki yerini bilerek anlamamız gerekir. Kudüs bereketli topraklardır ve bereketin merkezidir. Kudüs'ü elinde bulunduran bereketi, imkanı ve gücü elinde bulundurur. Bugün o topraklar paramparça edildi. Kudüs'ü ikiye böldüler. Doğu kısımda Aksa bulunuyor ve Eski Kudüs. Kadim olan yer surların içerisindedir. Aksa'nın içindeki mescidlerin en meşhuru Kıble Mescidi'dir.”
Seminer sonrasında Genç İHH Üniversiteler Sorumlusu Fatih Yağmur, Harara’ya hediyesini takdim etti.
Tarihsel Süreç İçerisinde Kudüs
Kampın ikinci günü Muharrem Güneş’in “Tarihsel Süreç İçerisinde Kudüs” konferansıyla başladı. Güneş, şöyle konuştu:
“Türkiye’de yeni yeni bazı üniversiteler Kudüs’ü ders olarak işlemeye başladılar. Batı’da ve Yahudilerde, Kudüs’le ilgili binlerce araştırma merkezi var. Bazıları sadece tarihi, bazıları arkeolojik, bazıları yapılar üzerine araştırma yapmışlar. Hz. Süleyman Kudüs’e bir mabed inşa eder ve Yahudilerin şu an Mescid-i Aksa’yı yıkmak istemelerinin sebebi budur. Süleyman mabedini inşa edeceklerdir ve bin yıllık Yahudi devrinin yeniden başlayacağına inanırlar. Yavuz Sultan Selim, Kudüs’ü almış ve 1917 tarihine kadar elinde tutmuştur. Bu dönemde çok fazla hizmeti dokunmuştur. Şimdi yakın tarihte süreç içinde Kudüs’ün ne kadarının Müslümanların elinde kaldığını görüyorsunuz. Parça parça Kudüs’ü kaybettik. Bizler Müslümanlar olarak buraya barış ve huzurdan başka bir şey vermedik. Allah’ın mescidlerinde O’nun adının zikredilmesini engelleyip, onların harap olması için çalışanlardan daha zalim kim vardır?”
Konferans sonrasında Genç İHH İstanbul Üniversiteler Sorumlusu Muhammed Emin Dokak, Güneş’e hediyesini takdim etti.
“Kudüs’ü yöneten dünyayı yönetir”
Güneş’in ardından kampı Genç İHH Başkanı Fatih Yazıcı ziyaret etti. Ziyaretinde selamlama konuşması gerçekleştiren Yazıcı’nın konuşmasındaki satır başları ise şu şekilde:
“Bu bir teşkilat kampı değil, burası Kudüs kampı ve biz bu kamptan Kudüs muhafızı olma hedefiyle ayrılmalıyız. Hayatımız boyunca Kudüs'ü, Beytulmakdis'i anlama, anlatma ve savunma sorumluluğunu taşımalıyız. Bu topraklar bereketli topraklardır. Bu mücadele, Kudüs’ün necis ellerden alınması mücadelesidir. Peygamberlerin emaneti olan toprakların peygamber katillerinden alınması mücadelesidir. Türkiye’de yaptığımız her eylem, her çalışma Kudüs'ü yeniden fethetme amacına matuf olmalıdır. Çünkü Kudüs'ü yöneten dünyayı yönetir.”
“Beytülmakdis’te Yaşanan Son Gelişmeler ve Ümmetin Rolü”
Bir diğer seminerde konuşan Prof. Dr. Abd al-Fattah el-Awaisi ise “Beytülmakdis’te Yaşanan Son Gelişmeler ve Ümmetin Rolü” konusunu işledi. El-Awaisi, şunları söyledi:
“Ümmetin halini anlamak isteyenler Mescid-i Aksa’ya bakabilir. Bunlar paralel durumlardır. Mescid-i Aksa işgal altındaysa ümmet zayıf haldedir. Osmanlı zamanında ümmet tek çatı altındaydı. Osmanlı zamanında Ürdün, Suriye, Filistin yoktu. Hepsine Biladü’ş Şam denirdi. Alimlerimiz Kuran’da geçen mukaddes topraklar olarak bize Filistin sınırlarını gösteriyor. Fakat onlar İngiltere’nin ve Fransa’nın çizdiği sınırlardır. İngilizlerin, Fransızların çizdiği sınırlar nasıl oluyor da mukaddes topraklar oluyor? Bu, akılların işgal edildiğini gösterir.”
Seminer sonrasında Genç İHH Eğitim Sorumlusu Yusuf Çiçek, El-Awaisi’ye hediyesini takdim etti.
5 seminer daha
Kampın diğer seminerleri ise konuşmacı ve konuşma başlıkları ile şu şekilde gerçekleşti:
-Dr. Halid el-Awaisi: Selahaddin Eyyubi ve Beytülmakdis’in Fethi
-Ali İhsan Aydın: Abdülhamid ve Kudüs
-Dr. Ahmet Emin Dağ: Kudüs’e Yönelik Tehditler ve Dünyanın Filistin Politikası
-Dr. Said Dahşan: İsrail Siyaseti
-Zahir Albek Kuyad: Müslümanların Ortak Davası Kudüs
Seminerlerin ardından kampta ezgi-marş gecesi düzenlendi. Kamp, katılımcılara sertifikalarının verilmesinin ardından son buldu.