Uluslararası Mülteci Hakları Derneği’nin öncülüğünde bir grup STK, Türkiye’de yaşayan Orta Asyalı ve Kafkas kökenli mültecilere yönelik 12 Temmuz’da planlanıp 15 Temmuz darbe girişiminin ardından uygulamaya konulan hukuk dışı muamelelerin kabul edilemez olduğunu belirterek yetkililere çağrıda bulundu.
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, İHH İnsani Yardım Vakfı, Özbekler Birliği ve Türkistan Birliği
Geri Gönderme Merkezleri’nde (GGM) mültecilere yönelik hukuksuz uygulamalara dikkat çekmek amacıyla bir basın toplantısı düzenledi.
Açıklamada, 12 Temmuz’da yani darbe öncesi hazırlanan bir liste ve yazı gereği İstanbul’da yürütülen operasyonlarla 100’den fazla çoğunluğu Özbek olmak üzere Kazak, Tacik ve Kırgız ailenin sınır dışı edilmek üzere Geri Gönderme Merkezlerine alındığı belirtildi. Buna yönelik olarak, Geri Gönderme Merkezleri’nde meydana gelen ve binlerce mülteciyi mağdur eden uygulamaların son bulması gerektiği vurgulanan açıklamada darbe öncesinde hazırlanan “kara liste”ye dikkat çekildi.
Türkiye sevdalısı binlerce mülteciye reva görülen sistematik işkencenin son bulması ve hukuk garabetlerinin bir an önce giderilmesi çağrısı yapan STK’ların ortak açıklaması şöyle:
“Malumunuz üzere Türkiye dünyada en çok mülteci barındıran ülke. Bu mültecilerin büyük çoğunluğu Suriye’den olmasına rağmen, Afrika’dan, Asya’dan hatta Avrupa’nın (Balkanlar) bazı ülkelerinden ülkemize sığınan, burada yeni bir yaşam arayan muhacirler var. Bu bağlamda öncelikle bizlere ensar olma şerefini veren yöneticilerimize şükranlarımızı sunuyoruz.
29 Temmuzdan bu yana ülkemize sığınmış Orta Asyalı ve Kafkas Kökenli (Kırgız ve Özbek) milletlerinden olan bazı mülteciler haksız ve hukuksuz bir şekilde Türkiye’den deport (sınır dışı) edilmek istenmektedir. Bunların çoğunluğunu kadın ve çocuklar oluşturmaktadır. Şu ana kadar yaklaşık 45 aile ve 150 den fazla kişi Kumkapı’daki merkeze götürülmüştür.
“Haksız yere deport edilmek isteniyor!”
İstanbul Başakşehir bölgesi ağırlıkta olmak üzere birçok noktasında polisler tarafından muhacirlerin evleri basılarak özellikle çarşaflı kadınlar ve çocukları yakalanıp götürmektedirler. Gerekçe olarak ise dört sayfalık bir listenin olduğu ve bu listede yer alan isimlerin DAEŞ örgütü mensubu olduğu beyan edilmektedir. Bu iddia gerçek dışı ve hukuki temeli olmayan bir iddiadır. Bu ailelerin birçoğu ilgili dernekler tarafından tanınan, bilinen ve kendi geçim dertleriyle meşgul mağdur insanlardan oluşmaktadır. Yukarıda değindiğimiz üzere alınanların birçoğu zaten kadın ve çocuklardır. 64 yaşındaki kadının ya da 8 yaşındaki çocuğun terörist ilan edilip deport edilmeye çalışılması şeklinde tezahür eden olaylar silsilesine anlam verilememektedir. Bu kişilerin dosyaları üzerinde inceleme yapıldığında haklarında 12.06.2016 tarihinde kod konulduğu anlaşılmaktadır. Bu ise darbenin planlandığı 15 Temmuzdan üç gün öncesine tekabül etmektedir. Tek başına bu durum dahi bizlerin bu konudan şüphelenmesine yol açmaktadır. Darbe öncesi toplanacak bu insanların yapılması düşünülen darbe sonrası çeşitli saiklerle ülkelerine gönderilmesi mümkündür.
Nitekim bu operasyonların kaynağı sorulduğunda hemen hiçbir yapı bunun kaynağı olduğunu kabul etmemekte sadece operasyonun uygulayıcısı olduğunu talimatın yukarıdan geldiğini beyan etmektedir. Ancak ilgili ve yetkili kurumlarla görüşüldüğünde başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere böyle bir emir ve talimatın verilmediği bildirilmektedir. Maalesef bu listenin kimin tarafından hazırlandığı, altında kimin imzasının olduğu bilinmediği bir noktada ülkelerinden gördükleri zulüm sonucu dinlerini yaşayabilme amacı ile Türkiye’ye gelen mağdur ve mazlumlar haksız yere tutuklanmakta ve deport edilmek istenmektedir.
“Çarşaflı bayanlar hedefte”
Deport edilmek için özellikle 15 Temmuz darbe girişimine karşı cumhurbaşkanımıza destek veren Özbekler seçilmektedir. Çarşaflı bayanların dışarıda dolaştığını gören polisler hiç bir sorgu ve sualsiz yakalayıp götürmektedir. Erkeklerden itiraz edenler ya da soru soranlara orantısız güç kullanarak, ters yatırıp eline kelepçe vurulup polis merkezine görülmektedir. Yaptığımız yoğun araştırma ve çalışmalarına rağmen bu insanların ülkemizden neden çıkartıldığı anlaşılamamaktadır. Yaptığımız tüm girişimler, araştırmalar ve çabalar bürokrasinin kör sokaklarında kaybolmuştur. Sorumluluğu üstlenen veya bir neden gösteren yetkili çıkmamıştır. Tutuklanan ve deport edilmesi beklenen bu kardeşlerimizin aileleriyle irtibat kurmasına izin verilmemektedir. Çocukların mama ve bisküvi ihtiyaçlarının temininde dahi izin prosedürüne takılınmış ve ciddi mağduriyetler yaşanmıştır. Yapılan girişimler sonucu dün akşam itibariyle 11 çocuk Kumkapı GGM den serbest bırakılarak ailelerine teslim edilmiştir. Ancak hamile ve doğum yapmak üzere olan bir bayan ve diğer çocuklar başta olmak üzere tutuklanmaları için hiçbir haklı gerekçe olmayan bu muhacirlerin bir an evvel serbest bırakılmaları gerekmektedir.
Bizler, UMHD olarak bu mazlum insanların Türkiye’den çıkartılmasının son darbe girişimi olaylarında başarılı olamayan FETÖ terör örgütünün mensuplarının Türkiye’nin uluslararası arenada itibarsızlaştırılmasına yönelik son çabaları olduğunu düşünüyoruz.
Bu terör örgütünün maksatları
- Uluslararası bir lider olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan itibarını zedelemek
- Türkiye’yi Âlem-i İslam nazarında güvensiz bir ülke haline getirmek
- Türkiye’de yaşayan yabancıların sosyal ve eğitim hayatını uluslararası arenada itibarsızlaştırarak Türkiye’ye olan sevgiyi kırmak
- Türkiye de yaşayan yabancı/misafir öğrenciler hakkında kaos ortamı oluşturarak sınır dışı etmek
- Yabancı yatırımların önünü keserek yabancı iş adamlarının sermayelerini Türkiye’den çıkararak ekonomik dalgalanma oluşturmak
Kıymetli katılımcılar, değerli basın mensupları, bu mazlum insanlar, evlerinde gözaltına alınarak terörist muamelesi görüyor. Çoğunu tanıdığımız bu insanlar, bırakın bir örgüte üye olmayı, kiraların dahi veremeyecek durumda olan, mazlum, mütedeyyin insanlar.
Türkiye daha 25 gün önce bir darbe girişimini, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimizin cesaretiyle ve bu mazlum insanların duasıyla önlemişken, bu insanlar yeni umut ve hayat için sığındıkların ülkemizden gönderilmesi kabul edilemez. Darbe karşısında canlarını hiçe sayarak, bu ülkenin selameti için sokaklara inen bu insanlar günlerce meydan nöbetlerinde bizlerle birlikte beklediler ve Kumkapı’ya götürülmeyenler sabahlara kadar beklemeye devam ediyorlar.
Buradan, sizlerin huzurunda bizlere sığınmış bu mazlumların sınır dışı edilmesine ve haksız tutukluluk şartlarına son verilmesini talep ediyor, bu işin sorumlularının adalet önüne çıkartılmasını talep ediyoruz.”