Turistik amaçlı gittikleri Pakistan'da, silahlı bir grup tarafından kaçırılan Çek Cumhuriyeti uyruklu 2 kadın, iki yıl sonra İHH İnsani Yardım Vakfı'nın girişimleri sonucu kurtarılarak Türkiye’ye getirildi.
Çek Cumhuriyeti vatandaşı 27 yaşındaki Antonie Chrastecka ve Hana Humpalova, 2013 yılında ülkeleri, insanların inançlarını ve kültürlerini tanımak amacıyla dünya turuna çıktı.
Otobüsle İran'dan Pakistan'a geçen Chrastecka ve Humpalova, sınırda yol kontrolü yapan silahlı bir grup tarafından rehin alındı.
O tarihten itibaren uzun süre haber alamadıkları çocuklarının hayatından endişe eden aileleri, yaptıkları araştırma sonunda çocuklarının hayatta olduğunu ve Pakistan'da esir tutulduğunu öğrendi.
Bunun üzerine yaklaşık iki ay önce İHH İnsani Yardım Vakfı'na ulaşan aileler, son bir umutla kızlarının bulunması için vakıftan yardım istedi.
Acılı annelerin talebini değerlendiren İHH Uluslararası İlişkiler ve İnsani Diplomasi Koordinatörlüğü, yaklaşık bir ay süren çalışma sonunda Chrastecka ve Humpalova'nın rehin tutulduğu grupla iletişime geçti.
Kadınların sağlık durumundan ihtiyaçlarına kadar tüm detayları yakından takip eden İHH İnsani Yardım Vakfı Uluslararası İlişkiler ve İnsani Diplomasi Koordinatörü İzzet Şahin başkanlığındaki İHH heyeti, yaptıkları görüşmeler sonunda Chrastecka ve Humpalova'nın Türkiye'ye getirilmelerini sağladı.
İHH, tüm imkânlarını seferber etti
İHH İnsani Yardım Vakfı Uluslararası İlişkiler ve İnsani Diplomasi Koordinatörü Şahin, İHH Van Temsilciliğinde yaptığı açıklamada, 13 Mart 2013'te Pakistan'da kaçırılan Çek Cumhuriyeti uyruklu Antonie ve Hana'nın özgürlüklerine kavuşmalarının mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
İki ay önce Antonie ve Hana'nın ailelerinin, kızlarının özgürlüklerine kavuşması için kendilerinden yardım istediğini vurgulayan Şahin, şöyle konuştu:
"Bizler de vakfın bütün imkânlarını seferber ettik. Geçen iki ay içerisinde arabuluculuk çalışmalarıyla bugün kendilerini salimen teslim aldık. Antonie ve Hana, iki yıl içeride kaldılar. Zor bir süreçti onlar için. Daha öncesinde kurtulmaları için birçok teşebbüste bulunulmuştu. Kurtulmaları, bugüne ve İHH'nın diplomasi birimine nasip oldu. Biz bu vesileyle ailelerinin gösterdiği ihtimama şahit olduk. Bir gün bile ara vermeden kızlarını kurtarmak için çaba gösterdiler. Vakfımıza da bu şekilde müracaat ettiler. Temennimiz, bir daha böyle vakalara şahitlik etmememiz, bu acıları görmememizdir. Fakat olursa da vakıf olarak diğer insanların özgürleşmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz."
"Özgür olacağımız günün umuduyla bugüne kadar geldik"
İki yıllık esaretin ardından özgürlüğüne kavuşmanın mutluluğunu yaşayan Hana Humpalova da iki yıl önce Pakistan'ın İran sınırına yakın Taftan bölgesinde otobüsle yolculuk yaptıkları sırada, silahlı bir grubun aracı durdurarak, pasaport ve kimlik kontrolü yaptığını anlattı.
Grubun daha sonra kendilerini otobüsten indirerek tutukladığını dile getiren Humpalova, şunları kaydetti:
"Bizim iki yıllık tutukluluk hayatımız böylece başlamış oldu. Biz kimler tarafından tutuklandığımızı bilemedik. Çünkü onlar kendilerini tanıtmadılar ve ne için tutuklandığımızı iki yıl geçmesine rağmen hala bilmiyoruz. Başlangıçta çok zordu. İlk defa silah ve silahlı insanlar görüyorduk. Etrafımızda açılan ateşlerden, bombalardan hayli endişe ediyorduk. Fakat zamanla buna alışmaya başladık. Tabii elimizden her şeyimizi almışlardı.
Biz çocukluklarımızı düşünmeye, hayal etmeye, o mutlu günlerimizi hep gözlerimizin önünde tutmaya, hep pozitif düşünmeye çalıştık. Bir gün özgür olacağımız günün umuduyla bugüne kadar geldik. Yolculuğumuz esnasında da ailemize kavuşacağımızdan, özgür olacağımızdan hala emin değildim. Tabii bir taraftan da 'yeni bir dünyaya açılıyoruz, yeni bir hayatın başlangıcındayız' şeklinde düşüncelerimiz vardı. Dışarı çıktığımız zaman iki yıldan sonra ilk defa güneşi, etrafımızda yüzleri gülen insanları görmemiz bize mutluluk verdi. Bunlardan bile mahrum kalmıştık."
"Nasıl daha iyi insanlar olabileceğimizi hayal ettik"
İki yıl boyunca ailelerinden uzak kaldıklarını ve hayatlarında birçok şeyin değiştiğini bildiren Humpalova, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çok fazla düşünmeye fırsat bulduğumuz bir ortamdı. O zaman zarfında biz ailemizi düşündük. 'Ailemize karşı nasıl daha iyi evlatlar olabiliriz' diye düşündük, çevremizi, arkadaşlarımızı ve diğer insanları düşündük. Onlar için de nasıl daha iyi insanlar olabileceğimizi hayal ettik. Biz neden buradayız, neler amaçladık ve başımıza neler geldiğini düşündük. Bundan sonrası için de hep güzel hayaller kurduk. Şimdi çok sabırsızım. Geçen iki yılda ailemizden haber alamadık. Onların ne durumda olduğunu bilmiyoruz. Elbette onların gülen yüzlerini görmek bizi çok mutlu edecek. İlk gördüğümüz zaman güldüğümüz kadar belki de ağlayacağız."
Humpalova, özgür kalmalarını sağlayan İHH İnsani Yardım Vakfı'na, destek veren herkese ve ailelerine teşekkür etti.
"Bunun rüya olmasından korkuyorum"
İki yıl boyunca Hana Humpalova ile birbirlerine destek olarak hayata tutunduklarına değinen Antonie Chrastecka ise ailesinden iki yıl uzak kaldığını ve bir gün ailesine kavuşmayı hayal dahi edemediğini söyledi.
"Ben hala bugüne inanamıyorum ama bugün buradayım" ifadesini kullanan Chrastecka, şöyle dedi:
"Bir taraftan çok endişeliyim ve çok yorgunum. Fakat en mutlu günümü yaşıyorum. Duygularım çok daha yoğun fakat İngilizce anlatmakta zorlanıyorum. Ailemden ayrı kalmak benim için çok zordu. İlk dakikadan itibaren aileme dönmek ve onlarla birlikte olmak istedim. Şu an çok mutluyum, çok heyecanlıyım. Çok yorgunum ama uyumak bile istemiyorum. Çünkü bunun bir rüya olmasından korkuyorum. Dolayısıyla hiç ara vermeden devam edip aileme kavuşmak istiyorum."
Bir süre İHH'nın Van ofisinde misafir edilen Humpalova ve Chrastecka, daha sonra özel uçakla Van'a gelen ailelerine ve Çek Cumhuriyeti yetkililerine teslim edilerek ülkelerine gönderildi.