Mısır’da 529 insanın hayatına son verecek olan bir kararın birkaç ay içinde nasıl böylesine hızlı bir yargılama sürecine sığdırıldığı soru işaretleri ile dolu. Hukukun en temel prensiplerinden olan “savunma hakkı”nın kullanılmasına bile izin verilmeyen birkaç oturum ardından, fütursuzca ve özensiz bir karar ortaya çıkmıştır.
Bir kısmı tutuklu bulunan sanıkların göstermelik dahi olsa savunma yapmalarına fırsat verilmemiştir. Ülke dışına kaçmak zorunda kalan kimi göstericiler de savunmaları dahi alınmadan gıyabında idama mahkum olmuştur.
Cunta mahkemelerinin son karar duruşmasında neredeyse her dakikaya 26 idam sığdırarak kendi rekorunu kıran Mısır adaleti (!) kararın ölçüsüzlüğünü izah etme ihtiyacı dahi hissetmemiştir.
Darbe karşıtlarını dünyanın gözleri önünde camilerin içinde katleden cunta, binlerce kişinin öldürüldüğü bu katliamlardan sağ kurtulanları da böyle bir idam kararı ile cezalandırmıştır. Karar, bu devlet terörüne karşı çıkanlara bundan sonrası için adeta gözdağı vermektedir.
Mısır halkı ne yazık ki tüm katliam, yaralama, yasa dışı baskı ve sindirmelere karşı yalnız bırakılmıştır. Halkı yalnız bırakmakla yetinmeyip bir de cuntaya sahip çıkan Batılı ve bazı Arap ülkelerinin tutumu cuntayı cesaretlendirmiştir. Son karar bu açıdan darbecilere verilen siyasi kredinin sonuçlarıdır.
En azından Türkiye’de bir ağacın kesilmesi yada Twitter’ın kapatılmasına gösterdiği sertlikte Mısır’daki idamlara eleştiri getirmesi beklenen Batılı ülkeler, iki yüzlü yaklaşımları ile bir kez daha sınıfta kalmıştır. Demokratik değerler üzerine inşa edildiği iddiasındaki Batı, Mısır’da darbe olduğunda ses çıkarmadığı gibi, üstelik darbecilere siyasi ve ekonomik kredi açmış, Müslümanlar söz konusu olduğunda demokratik değerlerin çiğneyebileceğini göstermiştir.
Batının güdümündeki kimi Arap ülkeleri de, bu kervana katılarak, Muhammet Mursi döneminde sakındıkları dolarlarını, Mısır’ın ekonomik sorunlarının çözümünde cuntaya karşı oldukça cömert olmuşlardır.
Mısır’daki son yargı tiyatrosu, ülkede yaşananları ve onun hem bölgesel hem de küresel destekçilerini bir kez daha ifşa etmiştir. Bugün, Müslüman kimliği söz konusu olduğunda katliam yada hukuksuz uygulamalar hoş görülebilmektedir.
Dünyanın neresinde olursa olsun her dinden ve her ırktan insanın canını kutsal sayan bizler, son idam kararlarını ve buna sessiz durmanın ötesinde destek veren tüm cunta severleri kınıyoruz.
İnsanlığa ve hukuğa aykırı bu kararı kınamak, 529 Mısırlı mazlumun sesine ses katabilmek için Cuma namazında Fatih Camii'nde buluşuyoruz.