İsrail’in Mavi Marmara saldırısı sonrasında bozulan ilişkilerini tekrar kurarak Türkiye ile tekrar dost ve müttefik olma çabası büyük bir ısrar ve kararlılıkla sürüyor. 5 yıldır devam eden sürece baktığınızda İsrail’in, yalnızlaşma ve imaj kaybını düzeltme, askerlerini yargı mercilerinden koruma, Türkiye ile ilişkilerini normalleştirme ve tekrar müttefik olma çabalarını kesintisiz ve ısrarla sürdürmektedir. Bu amaçla İsrail direkt ve ABD aracılığıyla Türkiye ile çeşitli temas ve girişimlerde bulunmaktadır. Bu yoğun çabalara rağmen dünyadaki yalnızlaşması devam etmekte ve Filistin’i destekleyen parlamento sayısı da gün geçtikçe artmaktadır.
Askerleri ile ilgili yargı mercilerindeki kıskaç ise her geçen gün İsrailli siyasi figürleri,komutan ve askerleri nerdeyse Tel Aviv’den çıkamaz hale getirmiştir. Hatta bu nedenle İsrail askerlerinden bir tanesi İsrail Yönetimine dava açmış bulunmaktadır. İsrail’in esas çabası ise askerlerini dava-hukuk kıskacından kurtararak Türkiye ile ilişkilerini normalleştirip Mavi Marmara hesabını kapatmak, Ortadoğu’da kaybeden değil kazanan tarafa geçme meselesidir. Bunun için Mavi Marmara ile ilgili yargı/hesap sorma sürecini yürüten İHH ve Mavi Marmara mağdurları tehdit edilmiş, şantajlar yapılmış ama davalardan vazgeçilmeyeceği anlaşılınca Türkiye Hükümeti eliyle bu mevzunun sonlandırılması yolunu tercih etmişleridir.
Netenyahu’nun özür dilemesi ile beraber normalleşme müzakere süreci de başlamıştır. Maalesef Türkiye’yi İsrail’in Palmer Paneli tuzağına düşüren Feridun Sinirlioğlu bu müzakerelerde Türkiye’nin temsilcisi olmuştur. Birçok defa açık ve gizli müzakere görüşmeleri yapıldığı kamuoyunun malumudur. Son olarak ta bu günlerde Roma’da gizli olduğu iddia edilen bir görüşme İsrail medyası tarafından kamuoyuna açıklanmıştır.
İsrail ve Türkiye resmi temsilcileri tarafından doğrulanan bu görüşmenin Türkiye Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile İsrail Dışişleri Direktörü Dore Gold arasında Roma’da gerçekleştiği belirtilmektedir. Görüşme içeriğinde ise İsrail ile ilişkileri yeniden canlandırmak ve normalleştirmek, karşılıklı büyük elçilerin atanması, Mavi Marmara saldırısında hayatını kaybedenlerle ilgili ödenecek tazminat ile Suriye’deki gelişmelerin gündeme geldiği belirtilmiştir.
Açıkça belirtmek isteriz ki İsrail ile yapılan bu görüşmeleri ve özellikle Mavi Marmara saldırısı ile ilgili yürütülen pazarlıkları onaylamıyor ve suçluların cezalandırılmasının önüne geçecek her türlü karar ve girişimi reddediyoruz. Gazze’ye uygulanan ölümcül abluka hala aktif bir şekilde devam ederken, İsrail her türlü hukuk kurallarına uymayı reddedip çiğnerken ve katliamlarına devam ederken, Mavi Marmara’ya saldıran katillerin tutuklanıp, yargılanması ve cezalandırılması için gereken Interpol kararı beklerken normalleşmeden bahsetmek Türkiye halkına, Filistin halkına ve insanlık vicdanını temsil eden dünya halklarına ihanet olsa gerektir.
Eğer bu müzakereleri sürdüren taraflar normalleşme sağlamak istiyorlarsa bu normalleşme ancak İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarını terketmesi, Gazze’ye uygulanan ablukanın yani Akdeniz işgalinin kalkması, suçlu İsrailli siyasi ve askerlerin cezalandırılması ve maddi manevi tazminat ödenmesi ile mümkündür. Aksi takdirde, tıpkı dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’nin de her görüşten ve ideolojiden insanının ortak görüşüne yansıdığı gibi “İsrail ile ilişki kurup yürüten hiçbir siyasi irade iflah olmayacaktır.”
Mavi Marmara şehitlerinin, şehit ailelerinin ve tüm mağdurların hilafına hepsinden önemlisi Filistin halkı ve yönetiminin hilafına bu süreçte İsrail’e vaad ve taahhütlerde bulunan Feridun Sinirlioğlu’nun bu görevden alınmasını talep ediyoruz. İsrail’in katil askerlerini korumak için davalar düşürülsün talebinin hiçbir şekilde kabul edilmemesi gerekir. Adalet Bakanlığı’nda bekleyen kırmızı bülten ile yakalama ve tutuklama kararının Interpol’e derhal gönderilmesi de bu konunun en önemli göstergesi olacaktır.
İHH İnsani Yardım Vakfı