Kamerun 16 milyon nüfuslu batı Afrika ülkesi. Batılı ülkelerin sömürge politikalarından Kamerun halkı da kurtulamamış. 15. yüzyıldan beri sömürge altında yaşayan Kamerun 1972 yılında bağımsızlığını ilan etse de sömürge anlayışı devam ediyor.
Tropikal iklimi, yağmur ormanları, petrol, kahve, kakao, palmiye yağı ve dünyanın en kaliteli kerestesi ile Afrika’nın şanslı ülkelerinin başında geliyor. Fakat tüm bu yer altı ve yerüstü kaynaklara sahip olmasına rağmen gelir dağılımı sıralamasında Afrika’nın en fakir ülkeleri arasında yer almaya devam ediyor.
Ülkedeki tüm ekonomik işletmelere Fransız ve diğer batılı firmalar hakim.
Okul ve cami açılışları umutları artırdı
Kamerun’da nüfusun yarısı Müslümanlardan oluşuyor. Ancak Müslüman nüfus ülkede çok etkin değil. Müslümanların eğitim kurumları çok yetersiz.
İHH İnsani Yardım Vakfı, Müslüman nüfusun bu açığını kapatmak için sosyal yardım çalışmalarına devam ediyor.
İHH tarafından 2008 yılı ocak ayında temellerini atılan 2 Cami ve bir okul inşaatının açılışı gerçekleştirildi.
Kamerun’un liman ticaret merkezi olan 5 milyon nüfuslu Duala kentinin
Pekakatorz ilçesinde Bursa Osman Gazi Belediyesi’nin bağışlarıyla inşa edilen 3 katlı Osman Gazi Camii ibadete açıldı. Caminin açılışı bölgenin yerel yöneticileri, din adamları ile İHH Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Aydın ve İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay tarafından gerçekleştirildi.
3 bin insanın faydalanacağı camii; bayan, erkek ve okuma bölümü olmak üzere 3 katta oluşuyor. Daha önce harabe bir mescidin bulunduğu yerde şimdi ihtiyaca cevap verebilecek bir ibadethane ve okuma evinin olması ilçe halkını sevince boğdu. Caminin bahçesinde açılan su kuyusu ise mahallenin su ihtiyacını karşılıyor.
Duala kenti Dogbaşı ilçesinde ise 2 bin insanın yaşadığı mahallede 2048 m2 alan üzerinde 2 kattan oluşan bir camii ve 2 kattan oluşan 8 sınıflı ilk öğretim okulu hizmete açıldı.
İstanbullu bir hayır sever tarafından yaptırılan Şerefoğlu Külliyesi mahallenin tek okulu ve mescidi olarak vazife görecek. Daha önce caminin yerinde 40 metrekarelik tahtadan yapılmış bir mescit vardı. Şerefoğlu Külliyesi ile bölgede bulunan Müslümanlar hem ibadethane ihtiyacını hem de okul ihtiyaçlarını karşılamış olmanın sevincini yaşadılar.