Londra'nın London School of Economics (LSE) Üniversitesi’ndeki konferansa, İsrail'in Mavi Marmara gemisine saldırısında şehit düşen Furkan Doğan'ın babası Ahmet Doğan, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Emrah Bozbayındır, Mavi Marmara saldırısının yabancı mağdurlarını temsil eden hukuk ekibinin başkanı ve avukat Rodney Dixon, LSE'de Emperyalizm Politikaları ve Tarihi Bölümü Doç. Dr. John Chalcraft, Mavi Marmara gemisindeki İngiliz aktivistlerden Alexandra Lort-Phillips, insan hakları aktivistleri ve araştırmacıları, akademisyenler, hukuk öğrencileri ve İHH İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Sönmez katıldı.
Avukat Rodney Dixon konferansta yaptığı konuşmada, İsrail’in Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) dahil olmak üzere diğer tüm mahkemelerde hesap vermesi gerektiğini ve uluslararası hukukun adaleti sağlaması gerektiğini söyledi.
“Oğlumun hayallerini katlettiler”
Şehit babası Furkan Doğan ise konuşmasında Şehit oğlu Furkan’ı anlattı. Gemiye, Gazze’deki çocuklara yardım etmek için bindiğini belirten baba Doğan, “İsrail, gemiye uluslararası sularda saldırdı ve Furkan’ımızla birlikte Furkan’ımızın hayallerini katletti. Oğlum gemide, yakın mesafeden başından vurularak katledildi, bunun hesabı sorulmalı. Bununla ilgili olarak da hukuk mücadelemizi tüm platformlarda sürdürüyoruz. Zorlu ve uzun mücadeleler sonucunda yol aldık fakat İsrail, Filistinlilere ve tüm Mavi Marmara mağdurlarına karşı işlediği suçlardan dolayı yargılanmalı” dedi.
“İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar, devletlerarası anlaşmalarla yargılanamaz”
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Emrah Bozbayındır ise konferansta, “Türkiye - İsrail anlaşması hukukun emredici genel kurallarına aykırıdır. İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar, devletlerarası anlaşmalarla yargılanamaz” sözleri ile birlikte mevcut durumu eleştirdi.
“İsrail, hesap vermeli”
Mavi Marmara gemisindeki İngiliz aktivistlerden Alexandra Lord-Phillips, “hukuk, adalet ve insan hakları diye bir şey varsa Gazzeliler ve Mavi Marmara mağdurları için de olmalı” dedi. Phillips’in açıklamaları şu şekilde:
“Mavi Marmara'da yola çıkarken Gazze büyük bir yıkım ve abluka nedeniyle insani olarak çok ağır durumdaydı. Önce karadan konvoylarla yardım götürdük ama bunun için ablukanın kalkması gerekiyordu. Biz dünyanın dört bir yanından insanlık ailesinin temsilcisiydik. Hesap verebilirlik herkes gibi İsrail için de mümkün olmalı. Hukuk kimin için var? İsrail cezalandırılmazsa kimi nasıl koruyabileceğiz?”
Mavi Marmara’daki İsrail askerlerinin baskın anını katılımcılara izleten Phillips, “Birleşmiş Milletler İsrail’i suçlu buldu fakat İsrail dokunulmazlık zırhının arkasına sığınıyor. Bu hukuki değil” dedi.
“Sadece 10 kişi mağdur değil”
Ayrıca konferansta gazetecilere açıklamalarda bulunan İHH İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Gülden Sönmez, "Türkiye-İsrail arasında yapılan anlaşma birçok yönden değerlendirilebilir ancak esasen burada önemli olan 10 şehidin dışındaki, 700’ün üzerindeki mağdurun haklarının aranmasıdır" dedi.
Sönmez, şöyle konuştu:
"Uluslararası mahkemelere şunu söylüyoruz; yargı yetkisi açısından, işlenen suçlar açısından, hangi açıdan bakarsanız bakın hukukun gereği olarak sanıkların yargılanmasının yapılması gerekiyor. Türkiye-İsrail anlaşması hayatını kaybeden 10 kişiyle alakalı bir anlaşma, diğer mağdurları kapsamıyor. Bu nedenle de, hem 10 kişiyle ilgili hem esasen tüm mağdurlarla ilgili bu yargılamanın yapılması gerekir diyoruz. Sonuçları hep beraber göreceğiz."
Bu hafta duruşma var
Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine, Akdeniz'in uluslararası sularında İsrail'in düzenlediği saldırıya ilişkin aralarında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi'nin de yer aldığı 4 sanığın yargılandığı dava, mağdur avukatlarının reddi-hakim talebinin karara bağlanamaması nedeniyle 2 Aralık Cuma gününe ertelenmişti.
Toplamda 18 bin 32'şer yıla kadar hapis istemi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında, "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmek"ten 9 kez ağırlaştırılmış müebbet, "mala zarar vermeye azmettirmek", "yağma suçuna azmettirmek", "eziyet suçuna azmettirmek", "haberleşmenin engellenmesine azmettirmek", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna azmettirmek", "yaralama suçuna azmettirmek" ve "silahla yaralama suçuna azmettirmek"ten de toplam 18 bin 32'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Türkiye ile İsrail arasında 2010 yılında yaşanan Mavi Marmara krizinin ardından, temmuz ayının sonunda ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik anlaşma imzalanmıştı.