İHH İnsani Yardım Vakfı, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) ve Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği; Doğu Türkistan’ın Urumçi kentinde 21 katlı binada çıkan yangında Çin’in karantina uygulaması sebebiyle vefat eden 44 kişi için basın toplantısı düzenledi.
İHH Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen basın açıklamasının açılış konuşmasını İHH Genel Başkanı Av. Bülent Yıldırım yaptı. Çin’in Doğu Türkistan’da büyük zulümler işlediğinin altını çizen Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: “Çin dünyayı yakacak. Akıl yok, izan yok, merhamet yok. Bütün İslam dünyasında büyük bir utanç yaşanıyor. Devletler, hükümetler, siyasi partiler; bu ayıp hepimizin ayıbıdır. Çin’e karşı ekonomik, siyasi, kültürel ve askeri ambargo uygulanmadığı müddetçe, Çin önce mazlumları sonra bütün dünyayı yakacak. Çin’e karşı etkili yaptırımlar uygulanmalı. Müslüman ülkelerine sesleniyorum, bu milletin izzeti ve onuruyla oynamayın. İlişkileri kesin, yoksa bu tür zulümlerle çok karşılaşırız. Burası sözün bittiği yer. Doğu Türkistan halkının hep yanında olacağız.”
“Doğu Türkistan’a kıvılcım düşse, insanımızın içine ateş düşer”
Dün Çin konsolosluğu önünde Doğu Türkistan’a destek için eylem yapan gruba bir polisin sert davranışlarda bulunduğunu hatırlatan Yıldırım, “Türkiye canı yanan bir ülke. Doğu Türkistan’a kıvılcım düşse Türkiye’de insanların içine ateş düşer. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle Doğu Türkistan’ın yanındayız. Batının ne dediği Çin’i çok etkilemiyor. İslam dünyasının sessizliği Çin’in azgınlığını kamçılıyor. Allah, bu zulümleri yapanlardan da, sessiz kalanlardan da hesap soracak. Dün bir emniyet mensubunun davranışı, birçok emniyet mensubunu ve vatandaşlarımızı rencide etti. O kişinin yaptığı bu yanlış ve çirkin tavır asla bir camiayı bağlamaz. Emniyet mensuplarının Doğu Türkistan denilince yüreğinin nasıl yandığını biliyoruz. Ben bir Türkiye vatandaşı olarak dün yapılan çirkin davranıştan dolayı özür diliyorum” ifadelerini kullandı.
“İtfaiye yeterince çaba göstermedi”
Yıldırım’ın konuşmasının ardından Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Av. Resul Demir basın açıklaması yaptı. Demir açıklamada, Doğu Türkistan’ın bir etnik gruba karşı girişilmiş en yaygın ve sistematik baskı rejimlerinden birine sahne olduğunu vurguladı. Demir, sözlerine şöyle devam etti: “2016 yılından bu yana 1 ile 3 milyon arasında Uygur, toplama kamplarıyla hürriyetlerinden yoksun bırakıldı, işçi kölelere dönüştürüldü ve kısırlaştırma programlarının hedefi oldu. Bugün ise soykırımla beslenen Çin lideri Şi Cinping, “Sıfır Kovid” politikası adı altında birçok insanı evlere kilitleyerek ölüme terk etti. Yaklaşık dört aydır evlerinde kilitli kalan Uygur Türkleri, açlıkla yaşam mücadelesi verirken bu kez 24 Kasım günü gece yarısı ölümlere sebep olan yangının tam ortasında arasında kaldı. Bölgedeki yerel kaynaklara göre ekipler facianın önlenmesi için yeterince çaba sarf etmedi.”
“Çin soykırım uyguluyor”
Uygur bölgesinde Uygurca’nın tüm eğitim kurumlarından kaldırıldığını belirteren Demir, “Din eğitimi ve öğretimi yasaklanmış durumda, Kur’an-ı Kerim dahil dini kitapları bulundurmak ve okumak, ibadet etmek, sakal bırakmak, başörtü ve uzun etek giymek yasaklanmıştır. Şimdi bir de bu zulümlere Çin hükümetinin irrasyonel ’Sıfır Kovid’ nedeniyle eve kapatılma zorunluluğu eklendi. Çin, koronavirüs salgınını Doğu Türkistan soykırımını derinleştirmek için araçsallaştırıyor Tecrit önlemleri adı altında, 22 milyon nüfuslu bölgeye tren ve otobüs seferleri çift yönlü askıya alınıyor. Birleşmiş Milletler’deki Çin’in veto engeli nedeniyle uluslarüstü bir yaptırım uygulanamıyor, BM kurumları nezdinde saha araştırmaları gerçekleştirilemiyor. İslam dünyası ve bu coğrafyada bulunan medya kuruluşları, Doğu Türkistan toplama kamplarına gereken ilgiyi göstermenin çok uzağındadır. Dün olduğu gibi, bugün ve yarın da mazlumların yanında kalmaya devam edeceğiz” dedi.
“Bu, insanlık tarihinin en büyük zulümlerinden biri”
Basın Toplantısında konuşan Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan, Çin’in soykırım siyasetinin sadece bu yangından ibaret olmadığını belirtti. Oğuzhan, “Bu yangın, 73 senedir süren zulümlerin bir özetidir. ‘Sıfır Kovid’ tedbirleri adı altında sadece Urumçi değil birçok ili tamamen evlere kapattı. Dışarıdan kapılara kaynak yapılarak insanlar evlere kapatılıyor. Dünyanın hiçbir yerinde bunun bir örneği yok. Şu ana kadar ölenlerin sayısı binleri aşıyor. Bu insanlık tarihinin gördüğü en büyük zulümlerden biri. İtfaiye 500 metre mesafede olan binadaki yangının söndürülmemiş olması bilinçli olarak yapılan bir eylemdir. 3 sene önce Çin tarafından Doğu Türkistanlı 19 milyon insanın DNA’sı alındı. Bu neden alındı? Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerinden bağımsız bir heyetin Doğu Türkistan’a gitmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
“Zulme sessiz kalınmasın”
Basın toplantıısnda, Urumçi’de 21 katlı binada çıkan yangında Çin’in karantina yaptırımı sebebiyle binadan çıkamayarak hayatını kaybeden 44 kişinin içinde anneleri ve 4 kardeşleri bulunan Muhammed Memeteli ve Şerafet Memeteli de konuşma yaptı.
Muhammed Memeteli, 2016 senesinin başında ablasıyla birlikte Türkiye’ye geldiğini anlattı. Memeteli, “Biz geldikten hemen sonra babamı ve büyük abimi hapse attılar. Bu yangında benim 4 kardeşim ve annem vefat etti. Allah, mekânlarını cennet eylesin. Benim orada şu an 2 kardeşim ve babam var. Onların sesini duymak ve görüşmek istiyorum. Çin hükümetinden bu yangınla ilgili açıklama istiyorum. 3-4 saat süren yangın neden söndürülmedi. Babamın ve abimin serbest bırakılmasını, dünyanın ve Müslüman ülkelerinin zulme sessiz kalmamasını istiyorum” dedi.
“Cenazelerine bile katılamadık”
2016’dan beri aileleriyle hiç görüşemediklerini ifade eden Şerafet Memeteli ise, “Yangında vefat eden en küçük kardeşimi hiç görmemiştim. 24 Kasım’da sosyal medyadan annemin ve 4 kardeşimin ölüm haberini aldım. Çin, yangına müdahale etmedi. İtfaiye ve hastane o kadar yakınken niye gelip müdahale etmediler, niye? Annemin ve kardeşlerimin cenazelerine bile katılamadık. Müslümanlara ve tüm dünyaya sesleniyorum, orada benim değil sizin de aileniz olabilirdi. Bu zulümlere sessiz kalmamanızı ses vermenizi istiyorum. Doğu Türkistan’da zulüm var” ifadelerini kullandı.
Yerli ve yabancı pek çok medya mensubunun katıldığı basın açıklaması, yapılan konuşmaların ardından sona erdi.