İHH İnsani Yardım Vakfı
Ana Menü
Biz kimiz
Ne yapıyoruz
Ne yapabilirsiniz
Oturum aç
Bağış Yap
Türkçe
Türkçetr
Englishen
العربيةar
TRY
try
usd$
eur
gbp£
XFacebookInstagramYouTube
Bağış Yap
Türkçe
Türkçetr
Englishen
العربيةar
TRY
try
usd$
eur
gbp£
XFacebookInstagramYouTube
Bugün Dünya İnsan Hakları Günü
İHH tarafından “Mazlumlar için Dayanışma Zamanı” başlığı ile yapılan açıklamada, Doğu Türkistan’dan Mısır’a, Suriye’den Filistin’e kadar birçok mağdur ve mazlum coğrafyada gerçekleştirilen insan hakları ihlallerine vurgu yapıldı.
10.12.2019

Bugün, Dünya İnsan Hakları Günü.

Temel hakları güvence altına almak üzere İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilan edilişi üzerinden 71 yıl geçti.

Batının yol açtığı dünya savaşlarında milyonlarca sivilin hayatını kaybetmesinden sonra İkinci Dünya Savaşı ardından ilan edilen bildirgeyle, yaşam hakkı, eşitlik ilkesi, masumiyet karinesi ve daha birçok temel hak sıralanarak, bunların her koşulda dokunulmazlığı kabul edilmişti.

Aradan geçen zamana rağmen, bugünkü küresel tablo göstermektedir ki, ihlallerin önlenmesi konusunda insanlık hala geçer not alamamıştır. Aksine, bugün uluslararası siyaset insan haklarını ve değerlerini bir kez daha yitirmiş görünmektedir. Üstelik temel haklar konusunda tüm insanlar eşit olduğu halde, birilerinin hayatı hala diğerlerinden daha değerli görülmektedir.

Kendini tüm insani değerlerin merkezi olarak gören Batı; bugün yabancı düşmanlığı, Müslüman karşıtlığı ve nefret suçları girdabına girmişken, dünyanın diğer ülkelerde sivillere yönelik her türlü ihlal “güvenlik” perdesi altında meşrulaştırılmaktadır.

Bu ülkelerin başını yine Doğu Türkistan, Mısır, Suriye ve Filistin çekmiştir.

1949 yılından bu yana Çin işgali altındaki Doğu Türkistan, her yıl sistematik olarak insan haklarının ayaklar altına alındığı bir hapishaneye dönüştürülmektedir. 5 Temmuz 2009 tarihinde gerçekleşen Urumçi katliamından bu yana her yıl daha da kötüleşen yaşam koşulları, etnik ve dini bir soykırıma dönüşmüştür. Ölüm, hapis, işkence ve zorla alıkoyma uygulamaları dünyadan gelen tüm tepkilere rağmen devam etmektedir. Kesin rakamlar tam olarak tespit edilemese de insan hakları kuruluşların tahminlerine göre son 10 yılda öldürülen Uygur sayısı 10 bini aşmış durumdadır.

Bölgede halen 1 milyondan fazla Uygur “eğitim kampı” adı altında kurulan toplama kamplarında tutulmakta, burada insanların inançlarına aykırı dahi olsa zorla ideolojik eğitimler verilmekte ve potansiyel tehdit olarak görülenler cezalandırılmaktadır.

Son birkaç yıldır yapılan bir uygulama ile Uygurların evlerine yönelik zorunlu ziyaretler, gerekçesiz baskınlar ve Uygur-Çinli zorunlu akraba olma uygulamaları insanları ürkütmektedir. Toplama kamplarına alınmış olan aile bireyleri yerine Çinli insanlar yerleştirilmesi, Uygur toplumunun değerlerini tehdit eden bur uygulamaya dönüşmüş durumdadır.

Çok sayıda Uygur Aydını ve Kanaat Önderi haksız yere tutuklu bulunuyor. Bunların bir bölümü ya hapiste iken ya da bırakıldıktan hemen sonra hayatını kaybetmiştir. Sadece insanların yaşamına değil, kültürlerine yönelik ihlaller de dikkat çekmektedir. Birçoğu Uygur kültürünü ve dini eserlerini ihtiva eden 730 çeşit kitap ya yasaklanmış ya da yok edilmiştir. 100’den fazla web sitesi kapatılmış ve yöneticileri tutuklanmıştır.

Çin’deki zulmü aratmayan ihlallerin bir diğer adresi Mısır’daki Sisi diktatörlüğüdür. 2013 yılındaki darbenin ilk zamanlarındaki katliamlar zamanla azalsa da, siyasi muhaliflere yönelik kaçırma, gizli alıkonma, işkence ve infaz gibi en ağır insan hakları ihlalleri sistematik olarak devam etmektedir. Mısır rejimi cezaevlerinde çoğu İhvan üyesi siyasi gruplardan tutuklu insan sayısının 40 binin üzerinde olduğu bilinmektedir. Yüzlerce kişiye idam cezası verilmiş ve maalesef bu idamların bir kısmı ailelere bile haber vermeden infaz edilmiştir. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ise 7 yıllık işkence ve kötü muameleye daha fazla dayanamayarak bu yıl mahkemede duruşma esnasında hayatını kaybetmiştir. 

Öte yandan sınırımızın hemen karşı tarafında Suriye’de 2019 yılı aynı oranda kasvetli geçmiştir. Son bir yılda başta İdlip olmak üzere, değişik sivil yerleşim bölgelerine yönelik rejim saldırılarında en az 3 bini aşkın sivil hayatını kaybetmiştir. 2011'den beri çatışmalarda veya hapishanelerde bir şekilde öldürülen sivillerin sayısı yarım milyonu aşmıştır. Sivillere yönelik tehditler nedeniyle Suriye içinde 6 milyon sivil yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalırken, 5 milyona yakın kişi ülke dışında mülteci konumuna düşürülmüştür. Halen 80 binden fazla insan kayıp olarak kayıtlara geçmiştir.

Ülkede gizli ya da resmi onlarca hapishanede kaç kişinin tutulduğu tam olarak bilinmese de, tahminler 200 bine yakın olduğunu göstermektedir. Bu tutuklular içinde en az 7-10 bin arasında kadın olduğu tahmin edilmektedir. Tutuklu kadınların neredeyse tamamı, bir şekilde işkence, kötü muamele veya istismara maruz kalmıştır. Sürekli gözaltı ve salıvermeler nedeniyle sayı verilemese de, uluslararası kuruluşlara göre Suriye’de şu ana kadar 10.000’e yakın kadın tecavüze uğramış ve bu tecavüzler sonucu da sayısı tahmin edilemeyen istenmeyen gebelik ve doğum vakası meydana gelmiştir.

İşgal altındaki Filistin’de 2019 yılı, onlarca insanın hayatını kaybettiği Gazze saldırıları ve Kudüs’teki yıkımlarla dikkat çekerken, Yemen, Irak ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde 2019 yılı insan haklarının neredeyse rafa kaldırıldığı dönem oldu.

İnsan Hakları Günü’nde dünyanın insan hakları karnesine bakıldığında özellikle Müslümanların yaşadığı bölgelerin insan eliyle üretilmiş felaketler azalmamış, aksine artmıştır. Bu gidişatı değiştirip karamsar tablodan kurtulmanın yolu, adil bir küresel düzen kurmaktan geçmektedir. Bunun için tüm mazlumların ortaklaştığı sivil dayanışma zamanı gelmiştir. Ses ver Türkiye!

İlgili haberler
Tümünü Gör
Uluslararası Özgürlük Filosu 11 gemiyle yola çıktı
Uluslararası Özgürlük Filosu 11 gemiyle yola çıktı
İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından Gazze’deki insanlık dışı ablukayı delmek amacıyla yola çıkan Uluslararası Özgürlük Filosu ile ilgili basın açıklaması düzenlendi. Basın açıklamasında konuşan İHH Genel Başkanı Av. Bülent Yıldırım, “Sumud Filosu’nun ardından Özgürlük Filosu da şimdi 11 tane gemi çıkardı. Bu gemiler arka arkaya gelecek. Bütün dünyaya sesleniyorum, herkes gemiler çıkarmak için harekete geçsin. Gemi çıkardığınız zaman devletleriniz buna sahip çıkmak zorunda. Sahip çıkmayan devletler kendi iktidarlarını değiştirir. Bu halk hareketliliğinin önünde kimse duramaz” dedi.
02.10.2025
Pazar günü Beyazıt’ta Gazze yürüyüşü düzenlenecek
Pazar günü Beyazıt’ta Gazze yürüyüşü düzenlenecek
Apertheid rejimi İsrail’in Gazze’deki işgal ve soykırımına karşı durmak için İHH İnsani Yardım Vakfı’nın öncülüğünde Pazar günü saat 14.00’te yürüyüş düzenlenecek. Yürüyüş, Beyazıt Meydanı’ndan başlayıp Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi önünde sona erecek.
06.05.2025
İstanbul’da on binler Gazze için ABD konsolosluğuna yürüdü
İstanbul’da on binler Gazze için ABD konsolosluğuna yürüdü
İHH İnsani Yardım Vakfı’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda sivil toplum kuruluşu tarafından işgalci İsrail’in Gazze’deki soykırımına tepki göstermek amacıyla İstanbul’da yürüyüş düzenlendi. On binlerce kişinin katıldığı yürüyüş, öğlen namazının ardından İstinye Mahmut Çavuş Camii önünden başlayıp ABD’nin İstanbul Başkonsoloğu’nda sona erdi.
04.05.2025