Kurşunlar Furkan’ın tazeliğinin kokusunu almış gibi birer birer gömüldüler vücuduna. Yüzüne 1,5 metreden hedef alınan dört kurşun ve gencecik göğsüne de bir kurşun isabet etmişti.
Furkan kendi varlığının hayırlara vesile olması için çıkmıştı bu yolculuğa genç yaşta. Ve babası “Pişmanlığımız, keşkemiz yok. Çocuğumuz güzel bir yolda şehit oldu. Biz de şehit babası olduk. Hayırlı gelişmelere vesile olacak.” diye anlamlandırıyor oğlunun vefatını.
Diriliklerinin, ölümlerinin, her hallerinin dünyaya adalet getirmek, haksız uygulamaları kaldırmak üzere olması için var olan bu insanlar terör devleti İsrail’in hep hedefiydiler ve hedefi olacaklar.
Furkan’ın abisi Mustafa Doğan, İstanbul’daki cenaze namazında “Biz İsrail'in gemileri ve yolcuları alı koyacağını veya geri çevireceğini tahmin ediyorduk ama böyle bir ahlaksızlık yapacağını tahmin etmiyorduk. Kardeşim Filistin yolunda şehit oldu. Onlar için canımız feda olsun. Kardeşim şimdi İstanbul’da. İstanbul'un fethine katılan şehitlerle birlikte dua ediyorlar.”diye belirtti duygularını.
Dünya, içinde barındırdığı bu terör devletinin terörüne binlerce kez şahit olduğu halde hala onun uygulamalarına sessiz kalıyor. Ve İsrail, Furkanımıza kıyarak Furkan’ın şahsında her gün vicdan sahiplerini göz göre göre yere indiriyor.
Ve Furkan… İsrail askerlerinin kurşunlarının güzel yüzüne ve narin gövdesine birer birer isabet etmeden az önce yazdığı o satırlarla hepimizi tekrar tekrar can evimizden vuruyor:
“Şehadet şerbetine son saatler. Var mı daha güzel şey. Varsa o da sadece annemdir. Ama ondan ben de emin değilim. İkisinin kıyası çok zor. Şehadet mi annem mi? Salon boşaldı. Şu ana kadar olmayan ciddiyet bir anda herkesi kapladı.”