TESPİTLER
Doğu Türkistan toprakları 61 yıldır işgal altındadır.
Doğu Türkistan; jeostratejik konumu, zengin doğal kaynakları ve ekonomik potansiyeli nedeniyle 19. yüzyılın sonundan bu yana Çin’in nüfuz kurmak istediği bir bölgedir. 1949 yılında Çin tarafından işgal edilen bölge, 1955 yılında “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” olarak ilan edilmiştir. Özerk ilan edilmesine rağmen Doğu Türkistan’ın özerklik hak ve yetkileri yine Çin tarafından ihlal edilmektedir. 5 Temmuz 2009’da Urumçi’de yaşanan olaylarla bir kez daha dünya kamuoyunda gündeme gelen Doğu Türkistan’da, soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlar devam etmektedir.
Çin’in uyguladığı baskıcı politikalar, bölgeye uluslararası ulaşımı, insani yardımların girişini ve hak ihlallerinin yerinde tespitini imkânsız hâle getirmektedir.
Çin’in baskı ve ihlalleri sadece Doğu Türkistanlıları değil, Çin halkını ve bölgedeki diğer etnik ve dinî grupları da mağdur etmektedir.
Çin’in baskı rejimi yalnızca ülke içerisindeki barışı değil bölge ve dünya barışını da tehdit eden sonuçlar doğurmaktadır.
İslam dünyası Doğu Türkistanlı Müslümanların yaşadığı zulüm ve kısıtlamalara duyarsız kalmaktadır.
Birleşmiş Milletler (BM), Çin’in Güvenlik Konseyi üyesi olması nedeniyle; devletler de ekonomik nedenlerle Çin’e yaptırım uygulayamamaktadır.
11 Eylül’ün “terörle mücadele” söylemini gerekçe göstererek bölgedeki baskılarını arttıran Çin, bölge halkının temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmektedir. Bölgede yaşanan hak ihlalleri şu şekildedir:
Yaşam hakkının ihlali: keyfî gözaltı, keyfî tutuklama, işkence, yargısız infaz, idam cezası, doğum kontrolü politikası ve nükleer denemeler
Etnik ve dinî ayrımcılık
Ana dilin kullanımının kısıtlanması; ana dilde eğitimin yasaklanması
İfade özgürlüğünün kısıtlanması; haber alma, iletişim ve bilgi edinme özgürlüğünün kısıtlanması
Dinî eğitimin yasaklanması; ibadet ve inanç özgürlüğünün kısıtlanması
Kadınlara yönelik ihlaller: doğum kontrolü politikası, zorunlu kürtaj, genç kızların zorunlu işçi olarak çalıştırılması
Zorunlu işçi olarak çalıştırılma
Yoksullaştırma
Bölge kaynaklarının bölge halkınca kullanılamaması
Eğitim özgürlüğünün kısıtlanması
Zorunlu göç
Seyahat özgürlüğünün kısıtlanması
ÖNERİLER
Doğu Türkistan meselesi tüm insanlığın meselesidir. Çin, bölgeyi uluslararası sivil gözlemcilere açmalıdır.
Çin yönetimi, Müslüman Uygur Türklerini asimile etme politikasından vazgeçmelidir. Doğu Türkistan’da demografik yapının dönüştürülmesini engellemek üzere, nüfus hareketleri durdurulmalıdır. Asimilasyon ve göç politikalarına karşı Doğu Türkistan’da en kısa zamanda nüfus sayımı yapılmalıdır.
“Sincan” isminin kullanımı gayrimeşru ilan edilmelidir.
Çin, bölgede etnik ve dinî ayrımcılığa son vermelidir.
Tüm insan hakları ihlalleri önlenmeli, örgütlenme özgürlüğüne yönelik yasaklar kaldırılmalıdır.
BM Güvenlik Konseyi, Çin’in veto yetkisi nedeniyle Doğu Türkistan meselesinde gerekli hassasiyeti gösterememektedir. BM Genel Kurulu ezilen Doğu Türkistan halkından yana tavır almalıdır.
Sivil toplum kuruluşları ve BM Güvenlik Konseyi, Urumçi katliamı başta olmak üzere gerçekleşen tüm insanlığa karşı suçların Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)’ne ve diğer uluslararası yargı mekanizmalarına taşınması için gerekli başvuruları yapmalıdır. UCM’nin yargılama yapabilmesi için Çin UCM’yi tanımalıdır.
Asya, Ortadoğu, Avrupa veya Afrika’da; Türki Cumhuriyetlerde, her nerede olursa olsun sivil ve resmî otoriteler, parlamentolar, STK’lar, uluslararası mahkemeler, uluslararası yapılar, Çin zulmüne karşı harekete geçmelidir.
İslam Konferansı Teşkilatı ivedi olarak toplanmalı, üye ülkelerinin ve dünyanın Çin’e siyasi ve ekonomik yaptırım uygulamalarına yönelik karar almalıdır.
Doğu Türkistan ve Türkiye halkları arasında tarihî, kültürel ve dinî bağlar vardır. Türkiye Cumhuriyeti, Doğu Türkistan halkının özgürlüğünü destekleyen politikalar benimsemelidir.
Türkiye, Doğu Türkistan’da Çin zulmü sona erene kadar, Çin ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini Doğu Türkistan lehine değerlendirme yolları aramalıdır. Ayrıca Türkiye, Türk cumhuriyetleri, İslam ülkeleri ve Batı ülkeleri nezdinde Doğu Türkistan zulmünü anlatmak ve kendilerinden destek almak için özel bir strateji uygulamalıdır.
Çin, ekonomik bir pazar olarak İslam dünyasına muhtaçtır. İslam dünyası Çin’e karşı bu gücünü kullanmalıdır.
Gerek Çin gerekse Doğu Türkistan içerisindeki tüm bölgelere insani yardımın ulaştırılabilmesi için tüm engeller kaldırılmalı ve uluslararası mekanizmalar harekete geçirilmelidir.
Çin kaçınılmaz olarak reforma gitme ve temel insan haklarını garanti altına alma durumundadır. Etnik ve dinî ayrımcılığa, keyfî tutuklama ve idamlara, eğitim ve ibadet özgürlüğü önündeki engellere, dernek, vakıf ve siyasi parti kurma önündeki engellere; basın özgürlüğü, seyahat ve haberleşme özgürlüğü, zorunlu göç, zorunlu kürtaj ve doğum kontrolü alanındaki ihlallere son vermelidir.
İslam ülkeleri, Doğu Türkistan’da konsolosluklar açılması, insani yardım kuruluşlarının büro açmaları ve İslam üniversitelerinin şube açmaları konusunda girişimde bulunmalıdır.
Doğu Türkistan mücadelesini güçlendirmek adına Doğu Türkistanlı kuruluşlar arasında iş birliği ve tecrübe paylaşımı sağlanmalı; Doğu Türkistan mücadelesine destek veren kişi ve kurumların eğitim ve gelişimleri desteklenmelidir. Doğu Türkistan konusunda çalışan kuruluşların amaç ve hedefleri dünya kamuoyuna açıkça beyan edilmelidir. Amaç ve hedeflerdeki farklılıklar ihtilaf olarak algılanmamalıdır.
Doğu Türkistan için küresel bir sivil mücadele platformu kurulmalıdır.
Dünyadaki kadın hakları kuruluşları, Doğu Türkistanlı kadınların maruz kaldığı ihlaller hakkında çalışma yapmalıdır.
Dünya kamuoyu bölgede yaşananlar hakkında sağlıklı bilgi edinememektedir. Bölgenin medya kanalları ve insan hakları örgütleri ile sürekli irtibat hâlinde olması sağlanmalı; bağımsız bir haber ajansı kurularak Doğu Türkistan meselesi ile ilgili veri paylaşımı desteklenmelidir. Propaganda yoluyla tüm kitle iletişim araçları kullanılarak Doğu Türkistan’da yaşanan baskı ve zulümler deşifre edilmelidir. Kitle iletişim araçları etkili bir şekilde kullanılarak bu bilgilendirmenin hızlıca dünya kamuoyuna ulaşması sağlanmalıdır. Edebiyatla ilgili vakıf ve kuruluşlar, Doğu Türkistan meselesini anlatan Uygurca eserlerin farklı dillere tercüme edilmesini sağlayarak geniş kitlelerin dikkatini bu soruna çekebilir ve insanları bu konuda bilinçlendirebilir. Aynı bağlamda sergiler, kısa filmler hazırlanabilir ve bu yolla bölgedeki insani durumlar tasvir edilebilir.
Doğu Türkistan’la ilgili çalışmalar yürüten dernek ve kuruluşlar sayıca fazla olmalarına rağmen profesyonel kadrolardan yoksun olmaları nedeniyle bölgeye yönelik ciddi adımlar atılmasını zaman zaman güçleştirmektedirler. Doğu Türkistan halkının yetişmiş insan unsuru artırılmalıdır. Doğu Türkistan gençlerinin başta Türkiye’de ve İslam dünyasında çeşitli üniversitelerde eğitim almaları desteklenmelidir.
Çin’in itirazlarına karşı tarafsız tetkik heyetleri oluşturulmalı ve bu heyetler bölgede incelemeler yapmalıdır.
Çin’de yaşayan Müslümanlar arasında, etnik kökenlerine bakılmadan, İslam kardeşliği tesis edilmelidir.
Doğu Türkistanlıların etnik, siyasi ve fıkhi statüsünün müzakere edileceği bir komisyon kurulmalıdır.
Doğu Türkistan meselesinin çözümünde Çinlilerle iletişim en önemli anahtardır. Çin içerisinde adaletten ve insan haklarından yana olan Çinlilere çok büyük sorumluluk düşmektedir. Bir yandan baskı ve tehdit ortamının ortadan kalkması ve yapılan zulmün son bulması için çalışırken, bir yandan da örgütlenmenin ve ifade hürriyetinin önündeki engellerin kaldırılması için kararlı ve yoğun bir baskı gücü oluşturulmalıdır. Sivil kuruluşlar arasındaki en etkili güç, şüphesiz Çin içerisindeki hak ve adaletten yana, özgürlükçü Çinli sivil kuruluşlar olacaktır.
Doğu Türkistan için dönüm noktası olan gün ya da tarihlerde kamuoyuna yönelik etkinlikler gerçekleştirilmelidir.
Doğu Türkistan meselesinin çözümüne uluslararası hukuk alanında katkı sağlamak için bu alanda uzman hukukçulardan oluşan bir uluslararası hukuk platformu kurulmalıdır.
Doğu Türkistan’dan farklı ülkelere zorunlu olarak giden sığınmacı, mülteci, göçmen vb. tüm Doğu Türkistanlıların bulundukları ülkelerde her türlü haklarının ve insani yaşam koşullarının sağlanması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Hiçbir devlet Çin’de yaşam hakkı garanti altına alınamayan Doğu Türkistanlıları Çin’e iade etmemelidir.
Doğu Türkistanlı aydın, yazar, lider veya diğer önemli şahsiyetler desteklenmelidir. Doğu Türkistan’da cezaevinde olan veya serbest olan bu özellikte kişilerin dünyaca tanınmaları sağlanmalıdır.
Doğu Türkistan ile olan bağlantının kopmaması ve bölge ile ilgili verilere rahat ulaşım için Uygur Türkçesinin korunmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
Doğu Türkistan meselesi için çalışma yapan kurum ve kuruluşların bütçelerinin arttırılması sağlanmalıdır.
Çin’in baskılarına maruz kalan diğer milletlerle güç birliği imkânları araştırılmalıdır.