Filistin, 1948’den bugüne İslam dünyasının değişmeyen gündemlerinden biri. Siyonistlerin köy baskınları ile başlayan süreç, uluslararası hukuksuzluklar ve işgalin ev ev, sokak sokak genişlemesiyle devam ediyor. İşgal, karşısında intifadayı, direnen Filistinlileri ve Filistin için mücadele edenleri buluyor.
Gazze Özgürlük Filosu’na dahil olan Mavi Marmara gemisi bundan tam 10 yıl önce Gazze’ye uygulanan ambargoyu delmek için yola çıktı. Uluslararası sularda siyonist devletin saldırısına uğradı. 10 insani yardım gönüllüsü şehit edildi, 56’sı ağır yaralandı. Filo katılımcılarının tamamı kötü muameleye maruz bırakıldı, hapsedildi, şahsi eşyalarına el konuldu.
İHH İnsani Yardım Vakfı, Özgür Kudüs davasına ve şehitlerimize sahip çıkmak amacıyla, kutlu seferin 10. yılını Mavi Marmara Yılı ilan etti. Vakıf, gemide yaşananları bir kez daha hatırlatmak ve Filistin duyarlılığını artırmak adına kısa film çekti. Mavi Marmara katliamının yıl dönümü olan 31 Mayıs 2020’ye kadar bir gala ile birlikte yayınlanması planlanlanıyor. Yönetmenliğini Recep Köse’nin üstlendiği “Sinyal” filminin çekimleri tamamlandı ve post prodüksiyon aşamasına geçildi. Mavi Marmara Gemisi’nin canlandırılarak çekilen film, gerçek görüntülerle harmanlanarak tamamlanacak. Yapımcılığını Rumman Grup’un üstlendiği Sinyal filminin Görüntü Yönetmenliğini Celal Topçu, Müziğini Yüzel Arzen ve Kurgusunu ise Sefa Yumuşak yapacak.
“Kendilerini karşı konulamaz görenler yanıldı”
Mavi Marmara’nın dünya tarihi açısından farklı bir misyonu olduğunu dile getiren Yönetmen Recep Köse, filmin detaylarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Mavi Marmara ile birlikte kendilerini yenilmez ya da karşı durulamaz görenlerin hüsrana uğradığını ifade eden Recep Köse, Sinyal’de de geminin bu yönü ile ilgilendiklerini anlattı. Köse, “Mavi Marmara olayının herkes için çok farklı anlamı ve boyutları vardır mutlaka. Her ne kadar biz bu etkinin daha fazla siyasi boyutları ile karşılaşmış olsakta dünyanın birçok coğrafyasında farklı fikre sahip olan milyonlarca insan, önemli bir şeyin farkına vardılar: Kendilerini yenilmez ya da karşı durulamaz görenler, bir yanılgı içerisindeydi. Mavi Marmara ruhu bizim için aslında böyle bir ilham kaynağı olarak önümüzde duruyor. Ve açık olarak Filistin sorununda kimin asıl suçlu olduğunu ortaya koyuyor. Biz de senaryomuzda Mavi Marmara olayının aslında bu yönü ile ilgilendik” dedi.
“Senaryoda İsrail’in karartma ve manipülasyon politikasını işledik”
Köse, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Senaryoda her ne kadar Mavi Marmara’nın 31 Mayıs gecesi yaşadığı baskın anlatılıyor olsa da hikayenin derinine indiğimizde aslında İsrail’in Filistin’de nasıl bir katliam gerçekleştirdiğinin ve gene İsrail’in bu katliamın dünya tarafından duyulmaması için nasıl bir karartma ve manipülasyon uyguladığını görüyoruz. Olayın gemide, geminin içinde de bir odada geçiyor olması, özelde Gazze’nin genelde ise Filistin’in kuşatılmışlığının bölgede uygulanan abluka ve ambargonun en sembolik halini ortaya koyması açısından çok önemlidir. Haliyle senaryoda yer alan mekanlar ve nesneler Filistin’in günümüzde içinde yaşadığı sıkıntıları anlatması açısından bizlere çok boyutlu katmanlar sunuyor.
Senaryonun başından itibaren bizi bir kaosun içine çekmiş olması, gerçek anlamda bölgede neler yaşandığının anlaşılması açısından izleyiciye psikolojik olarak empati imkanı sunmakta. Bu açıdan hem Mavi Marmara’nın gerçek durumda ortaya koyduğu misyona hem de izleyenlerin dünyasında oluşturması planlanan duygu açısından senaryonun umuda açılan kapısı olarak ele alınmaktadır. Bizler, Sinyal film ekibi olarak bunu hedefledik.”